| Ümit Şimşek Meali |
|
| 1: Hâ mîm. | |
| 2: Bu kitabın peyderpey indirilmesi, kudreti herşeye üstün olan ve hikmeti herşeyi kuşatan Allah tarafındandır. | |
| 3: İman edenler için göklerde ve yerde nice âyetler vardır. | |
| 4: Gerek sizin yaratılışınızda, gerekse Allah'ın yeryüzüne yaydığı canlılarda, kesin bir bilgiyle iman edecek bir topluluk için âyetler vardır. | |
| 5: Gece ve gündüzün peş peşe gelmesinde, Allah'ın gökten rızık indirip ölmüş yeryüzünü onunla diriltmesinde ve rüzgârı şekilden şekle sokup estirmesinde aklı eren bir topluluk için âyetler vardır. | |
| 6: İşte bunlar Allah'ın âyetleridir ki sana hak ile okuyoruz. Allah'ın sözünden ve âyetlerinden sonra onlar daha hangi söze inanacaklar? | |
| 7: Yalana dalmış günahkârların hepsine yazıklar olsun! | |
| 8: Kendisine okunan Allah'ın âyetlerini dinler de, sonra onları hiç işitmemiş gibi, kasılarak inkârında direnir. Onu acı bir azapla müjdele. | |
| 9: Âyetlerimizden birşey öğrendiği zaman ise onu alaya alır. Onlar için hor ve hakir edici bir azap vardır. | |
| 10: Cehennem de arkalarında, onları beklemektedir. Ne kazandıkları şeylerin onlara bir faydası olur, ne de Allah'tan başka edindikleri dostların. Onlar için ancak büyük bir azap vardır. | |
| 11: Bu Kur'ân bir hidayet rehberidir. Rablerinin âyetlerini inkâr edenler için ise, en kötüsünden acı bir azap vardır. | |
| 12: O Allah ki, gemiler Onun koyduğu yasalara uygun şekilde akıp gitsin ve siz de Onun lütfundan nasibinizi arayıp şükredin diye, denizleri sizin hizmetinize verdi. | |
| 13: Göklerde ne var, yerde ne varsa, hepsini O kendi tarafından bir lütuf olarak sizin hizmetinize verdi. Tefekkür eden bir topluluk için bunda nice âyetler vardır. | |
| 14: İman edenlere söyle, Allah'ın günlerini ummayanları bağışlasınlar. Çünkü Allah her topluluğa kendi kazandıklarının karşılığını verecektir. | |
| 15: Kim iyi bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kim bir kötülük yaparsa o da kendi aleyhinedir. Sonra hepiniz Rabbinizin huzuruna dönersiniz. | |
| 16: Biz İsrailoğullarına da kitap, hüküm ve peygamberlik verdik, onları güzel ve temiz nimetlerle rızıklandırdık ve o zamanın milletlerine üstün kıldık. | |
| 17: Onlara din konusunda apaçık deliller de vermiştik. Fakat onlar, kendilerine bilgi ulaştıktan sonra, sırf aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Rabbin, onların ihtilâf ettikleri şey hakkında kıyamet günü aralarındaki hükmünü verecektir. | |
| 18: Biz seni dinde geniş bir yol üzere kıldık. Artık ona tâbi ol; bilmeyenlerin heveslerine uyma. | |
| 19: Onlar seni Allah'tan gelecek birşeyden kurtaramazlar. Zalimler zaten birbirinin dostudur. Takvâ sahiplerinin dostu ise Allah'tır. | |
| 20: Bu Kur'ân, insanlar için gerçeği gösteren delillerden ibarettir; kesin bir bilgiyle iman eden bir topluluk için de bir hidayet ve rahmettir. | |
| 21: Yoksa kötülükleri işleyip duranlar, kendilerini iman edip güzel işler yapanlarla bir tutacağımızı ve hayatlarında ve ölümlerinde hepsini eşit kılacağımızı mı sandılar? Ne kötü bir yargıya varıyorlar! | |
| 22: Allah gökleri ve yeri hak ile yaratmıştır. Onun için, her nefis kendi kazandığıyla karşılık görür ve kimseye bir haksızlık yapılmaz. | |
| 23: Gördün mü heveslerini tanrılaştıranı? Allah onu bilgiyle saptırmış, kulağını ve kalbini mühürlemiş, gözlerini de perdelemiştir. Allah'tan sonra artık ona kim yol gösterebilir? Hiç düşünmüyor musunuz? | |
| 24: Dediler ki: 'Birtek dünya hayatımız var. Yaşarız ve ölürüz. Bizi helâk eden de zamandır.' Oysa onların bu konuda bilgileri yoktur; sadece tahmin yürütüyorlar. | |
| 25: Kendilerine apaçık âyetlerimiz okunduğunda ise bütün iddiaları, 'Doğru söylüyorsanız atalarımızı getirin' demekten ibarettir. | |
| 26: De ki: Sizi Allah yaşatır, sonra öldürür, sonra da geleceğinde şüphe olmayan kıyamet gününde toplar. Lâkin insanların çoğu bunu bilmiyor. | |
| 27: Göklerin ve yerin egemenliği Allah'ındır. Kıyametin koptuğu gün en büyük ziyana uğrayanlar ise, bâtılın peşindekilerdir. | |
| 28: O gün herbir ümmeti diz çökmüş halde görürsün. Herbir ümmet, hesap defterinin başına çağırılır. O gün, yaptıklarınızın karşılığını bulursunuz. | |
| 29: İşte bu size gerçeği söyleyen kitabımızdır. Biz sizin bütün yaptıklarınızı kaydediyorduk. | |
| 30: İman edip güzel işler yapanları, Rableri rahmetine alır. İşte apaçık kazanç ve kurtuluş budur. | |
| 31: İnkâr edenlere gelince: Size âyetlerimiz okunmamış mıydı? Oysa siz büyüklük tasladınız ve bir mücrimler güruhu olup çıktınız. | |
| 32: 'Allah'ın vaadi gerçektir; kıyametin geleceğinde de hiçbir kuşku yoktur' dendiğinde, siz dediniz ki: 'Kıyamet neymiş, biz bilmeyiz. Biz onu bir tahminden ibaret sanıyoruz; kesin bir bilgi sahibi değiliz.' | |
| 33: Yaptıkları işin kötülüğü artık kendilerine görünmüş ve alay ettikleri şey onları çepeçevre kuşatmıştır. | |
| 34: Onlara denir ki: 'Bu gününüze kavuşmayı nasıl unuttuysanız, bugün de Biz sizi unuturuz. Kalacağınız yer ateştir; hiçbir yardımcınız da yoktur. | |
| 35: 'Çünkü siz Allah'ın âyetlerini eğlence yapmıştınız; dünya hayatı da sizi aldatmıştı.' O gün ne oradan çıkarılırlar, ne özürleri kabul edilir. | |
| 36: Bütün hamdler Göklerin Rabbi, Yerin Rabbi ve Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. | |
| 37: Göklerde ve yerde büyüklük Onundur. Onun kudreti herşeye üstündür, hikmeti ise herşeyi kuşatmıştır. | |