| İbni Kesir Meali | 	
	  |  
 | 1: De ki: Bana vahyolundu ki; cinnlerden bir topluluk onu dinlemiş ve; doğrusu biz, hayrete düşüren bir Kur'an dinledik, demişlerdir. | 	  |  
 | 2: O, doğru yola iletiyor. Biz de ona iman ettik. Ve Rabbımıza hiç bir şeyi şirk koşmayacağız. | 	  |  
 | 3: Muhakkak ki Rabbımızın şanı yücedir. O; eş ve çocuk edinmemiştir. | 	  |  
 | 4: Doğrusu bizim beyinsizimiz; Allah'a karşı yalanlar söylüyormuş. | 	  |  
 | 5: Doğrusu öyle zannettik ki; insanlar ve cinnler Allah'a karşı asla yalan söylemezler. | 	  |  
 | 6: Doğrusu insanlardan bazı kimseler; cinnlerden bir takım kimselere sığınırlardı da onların azgınlıklarını artırırlardı. | 	  |  
 | 7: Doğrusu onlar da sizin sandığınız gibi, Allah'ın yeniden kimseyi diriltemeyeceğini sandılar. | 	  |  
 | 8: Doğrusu biz; göğü yokladık da, onu sert bekçiler ve alevlerle doldurulmuş bulduk. | 	  |  
 | 9: Doğrusu biz; göğün dinlenebileceği bir yerinde oturmuştuk; ama şimdi kim onu dinleyecek olursa, kendisini gözetleyen bir alev buluyor. | 	  |  
 | 10: Doğrusu biz bilmiyoruz; yeryüzünde onlara kötülük mü dilenmiştir, yoksa Rabbları onlara iyilik mi dilemiştir? | 	  |  
 | 11: Gerçekten aramızda salihler de vardır ve bundan aşağı olanlar da. Biz, türlü türlü yollara ayrılmışız. | 	  |  
 | 12: Doğrusu biz, yeryüzünde kalsak da Allah'ı aciz bırakamayacağımızı, kaçsak da O'nu asla aciz bırakamayacağımızı anladık. | 	  |  
 | 13: Doğrusu biz, hidayeti işittiğimizde ona inandık. Kim Rabbına iman ederse; o, ecrinin eksiltilmesinden ve kendisine haksızlık edilmesinden korkmaz. | 	  |  
 | 14: İçimizden teslim olanlar da vardır, kendilerine yazık edenler de. Kim teslim olursa; işte onlar, doğru yolu aramış olanlardır. | 	  |  
 | 15: Kendilerine yazık edenlere gelince; onlar da cehenneme odun oldular. | 	  |  
 | 16: Şayet onlar, yol üzerinde istikameti bulmuş olsalardı; onlara bol bol su içirirdik. | 	  |  
 | 17: Ki onları bununla tecrübe edelim. Kim Rabbının zikrinden yüz çevirirse; onu, gittikçe artan bir azaba uğratır. | 	  |  
 | 18: Muhakkak ki mescidler, Allah içindir. Öyleyse Allah ile beraber başkasına ibadet etmeyin. | 	  |  
 | 19: Doğrusu Allah'ın kulu, kalkıp O'na yalvarınca; neredeyse çevresinde keçe gibi oluyorlardı. | 	  |  
 | 20: De ki: Ben; ancak Rabbıma yalvarırım. Ve O'na hiç kimseyi ortak koşmam. | 	  |  
 | 21: De ki: Ben; size zarar vermeye de, iyilik yapmaya da muktedir değilim. | 	  |  
 | 22: De ki: Doğrusu kimse beni, Allah'a karşı savunamaz. Ve ben, O'ndan başka bir sığınak da bulamam. | 	  |  
 | 23: Benim vazifem; ancak Allah katından olanı ve O'nun risaletlerini tebliğ etmektir. Kim, Allah'a ve Rasulüne isyan ederse; muhakkak ki onun için, cehennem ateşi vardır. Orada ebediyyen kalacaklardır. | 	  |  
 | 24: Nihayet kendilerine vaadedilenleri gördükleri zaman, kimin yardımcısının daha zayıf ve sayıca daha az olduğunu bileceklerdir. | 	  |  
 | 25: De ki: Size vaadedilen yakın mıdır, yoksa Rabbım onu uzun süreli mi kılmıştır bilemiyorum. | 	  |  
 | 26: Gaybı bilendir. Gaybını kimseye açıklamaz. | 	  |  
 | 27: Ancak beğenip seçtiği bir peygamber müstesnadır. Çünkü onun önünden ve ardından gözcüler koyar. | 	  |  
 | 28: Ta ki Rabblarının risaletlerini, gerçekten tebliğ etmiş olduklarını bilsin. Onların yaptıklarını kuşatmış ve her şeyi bir sayı ile saymıştır. | 	  |