| İbni Kesir Meali |
|
| 1: İsteyen birisi, inecek azabı istedi. | |
| 2: O; kafirler içindir ve onu engelleyecek yoktur. | |
| 3: Derecelere sahip, Allah katındandır. | |
| 4: Melekler de, ruh da miktarı ellibin yıl olan bir günde ona yükselip çıkarlar. | |
| 5: Öyleyse Sen, güzel güzel sabret. | |
| 6: Doğrusu onlar; bunu uzak görüyorlar. | |
| 7: Biz ise; onu, yakın görmekteyiz. | |
| 8: O gün gök, erimiş maden gibi olur. | |
| 9: Dağlar ise atılmış pamuk gibi. | |
| 10: Hiç bir yakın bir yakınını sormaz. | |
| 11: Yalnız birbirine gösterilirler. Suçlu kişi; o günün azabından kurtulmak için oğullarını feda etmek ister. | |
| 12: Eşini ve kardeşini, | |
| 13: Kendisini barındırmış olan sülalesini. | |
| 14: Ve yeryüzünde bulunan herkesi. Ki nihayet kendisini kurtarsın. | |
| 15: Fakat ne mümkün, çünkü o; halis alevdir. | |
| 16: Deriyi soyup kavurandır. | |
| 17: Yüz çevirip arkasına döneni çağırır. | |
| 18: Malını toplayıp kap içinde saklayanı da. | |
| 19: Gerçekten insan; hırsına düşkün yaratılmıştır. | |
| 20: Başına bir fenalık gelince, feryadı basandır. | |
| 21: Kendisine bir hayır dokununca da çok cimridir. | |
| 22: Ancak namaz kılanlar müstesna. | |
| 23: Onlar ki; namazlarında daimdirler. | |
| 24: Ve onlar ki; mallarında belirli bir hak vardır; | |
| 25: Dilenen ve yoksula. | |
| 26: Onlar ki; din gününü doğrularlar. | |
| 27: Ve onlar ki; Rabblarının azabından korkarlar. | |
| 28: Doğrusu onlar, Rabblarının azabından güvende değildirler. | |
| 29: Ve onlar ki; mahrem yerlerini korurlar. | |
| 30: Ancak eşleri ve sağ ellerinin malik oldukları müstesna. Doğrusu onlar, bunun için kınanacak değildirler. | |
| 31: Kim de bundan ötesini ararsa; işte onlar, haddi aşanların kendileridir. | |
| 32: Ve onlar ki; emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler. | |
| 33: Ve onlar ki; şahidliklerini gereği gibi yaparlar. | |
| 34: Ve onlar ki; namazlarını muhafaza ederler. | |
| 35: İşte bunlar; cennetlerde ikram olunanlardır. | |
| 36: O küfredenlere ne oluyor ki; gözlerini sana doğru dikip bakmaktadırlar. | |
| 37: Sağdan ve soldan halka halka olarak. | |
| 38: Onlardan herkes Naim cennetine konulacağını mı umuyor? | |
| 39: Hayır. Doğrusu Biz; onları, bilip durdukları şeyden yarattık. | |
| 40: Doğuların ve Batıların Rabbına yemin ederim ki, şüphesiz Biz; gücü yetenleriz. | |
| 41: Ki onların yerine kendilerinden daha iyilerini getirelim. Ve Biz, önüne geçilecekler de değiliz. | |
| 42: Bırak onları, kendilerine vaadolunan güne kavuşuncaya kadar dalıp oynasınlar. | |
| 43: O gün; onlar, dikili taşlara doğru koşuyorlarmış gibi, kabirlerden çabuk çabuk çıkarlar. | |
| 44: Gözleri dönmüş, yüzlerini zillet bürümüş olarak. İşte bu; onlara vaad olunan gündür. | |