| Ömer Öngüt Meali |
|
| 1: İsteyen birisi inecek azabı istedi. | |
| 2: O, kâfirler içindir ve onu menedecek hiç kimse yoktur. | |
| 3: O, yükselme derecelerinin sahibi Allah'tandır. | |
| 4: Melekler ve Ruh (Cebrail) oraya miktarı (dünya senesi ile) elli bin yıl olan bir günde yükselip çıkarlar. | |
| 5: Şimdi sen güzelce sabret. | |
| 6: Doğrusu onlar o azabı uzak görüyorlar. | |
| 7: Biz ise onu yakın görüyoruz. | |
| 8: O gün gök erimiş maden gibi olur. | |
| 9: Dağlar da atılmış yüne döner. | |
| 10: Hiçbir dost diğer dostunu soramaz. | |
| 11: Yalnız birbirine gösterilirler. Suçlu kişi o günün azabından kurtulmak için oğullarını fedâ etmek ister. | |
| 12: Karısını ve kardeşini. | |
| 13: Kendisini barındırmış sülâlesini. | |
| 14: Ve yeryüzünde bulunan herkesi fedâ etmek ister. Tâ ki kendisini kurtarsın. | |
| 15: Fakat ne mümkün! O cehennem, alevlenen bir ateştir. | |
| 16: Deriyi kavurup soyar. | |
| 17: (Cehennem) yüz çevirip geri döneni çağırır. | |
| 18: Mal toplayıp yığan kimseyi. | |
| 19: İnsan gerçekten pek hırslı yaratılmıştır. | |
| 20: Başına bir felâket gelince sızlanır, feryat eder. | |
| 21: Bir iyilik dokunduğunda ise cimri kesilir, onu herkesten meneder. | |
| 22: Ancak namaz kılanlar hariç. | |
| 23: Onlar ki namazlarına devam ederler. | |
| 24: Onların mallarında belli bir hak vardır. | |
| 25: İsteyenin ve mahrum olanın (iffetinden dolayı isteyemeyenin). | |
| 26: Onlar ki cezâ gününü tasdik ederler. | |
| 27: Onlar ki Rablerinin azabından korkarlar. | |
| 28: Çünkü Rablerinin azabından emin olunmaz. | |
| 29: Onlar ki, mahrem yerlerini herkesten korurlar. | |
| 30: Ancak eşleri ve câriyeleri hariç. Doğrusu bunlar kınanamazlar. | |
| 31: Bu sınırı aşmak isteyenler, işte bunlar aşırı gidenlerdir. | |
| 32: O müminler ki, emanetlerini ve sözlerini yerine getirirler. | |
| 33: Onlar ki şâhitliklerini yerine getirirler. | |
| 34: Namazlarına riâyet ederler. | |
| 35: İşte onlar cennetlerde ikram olunacaklardır. | |
| 36: Resulüm! O kâfirlere ne oluyor ki, boyunlarını uzatarak sana doğru koşuyorlar. | |
| 37: Sağdan ve soldan, ayrı ayrı gruplar halinde. | |
| 38: Onlardan her biri Naîm cennetine sokulacağını mı umuyor? | |
| 39: Hayır! Doğrusu biz onları kendilerinin de bildikleri şeyden yarattık. | |
| 40: Doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki biz muktediriz. | |
| 41: Onların yerine kendilerinden daha iyilerini getirmeye. Hiç kimse de önümüze geçemez. | |
| 42: Resulüm! Bırak onları! Tehdit edildikleri günlerine kavuşuncaya kadar dalsınlar, oynayadursunlar. | |
| 43: O gün onlar sanki dikili taşlara doğru koşuyorlarmış gibi kabirlerinden çabuk çabuk çıkarlar. | |
| 44: Gözleri dönmüş, yüzlerini zillet bürümüş olarak. İşte bu, onlara vaad olunan gündür. | |