| Şaban Piriş Meali |
|
| 1: Araştıran biri, inecek azap hakkında bilgi istedi. | |
| 2: Kafirler için.. Onu önleyecek hiç kimse yoktur. | |
| 3: Yüksek dereceler sahibi Allah’tandır. | |
| 4: Melekler ve Ruh (Cebrail) süresi elli bin yıl olan bir günde ona yükselirler. | |
| 5: Öyleyse sen, güzel bir sabırla sabret. | |
| 6: Onlar bunu uzak görüyorlar. | |
| 7: Biz ise onu yakın görüyoruz. | |
| 8: O gün, gök erimiş maden gibi olur. | |
| 9: Dağlar ise atılmış yün gibi olur. | |
| 10: Hiçbir yakın bir yakınını soramaz. | |
| 11: Onlar birbirlerine gösterilirler. Suçlular o günün azabından kurtulmak için oğullarını fidye olarak vermek ister. | |
| 12: Eşini ve kardeşini... | |
| 13: Kendisini barındıran sülâlesini.. | |
| 14: Ve yeryüzünde bulunan herkesi... Sonra kendisini kurtarabilsin.. | |
| 15: Asla, şüphesiz O, alev almıştır. | |
| 16: Deriyi yakıp kavurur. | |
| 17: Çağırır arkasını dönüp, yüz çevireni. | |
| 18: Malını toplayıp yığanı... | |
| 19: İnsan aç gözlü yaratılmıştır. | |
| 20: Başına bir kötülük gelince umutsuzluğa düşer. | |
| 21: Bir iyilik dokununca da çok cimridir. | |
| 22: Namaz kılanlar böyle değildir. | |
| 23: Onlar, namazlarında/salatlarında daimidirler. | |
| 24: Onların mallarında belli bir hak vardır. | |
| 25: İsteyene ve mahrum olana.. | |
| 26: Onlar hesap gününü tasdik ederler. | |
| 27: Rab’lerinin azabından çekinirler. | |
| 28: Gerçekten Rab’lerinin azabından güvende olunamaz. | |
| 29: Onlar, mahrem yerlerini koruyan kimselerdir. | |
| 30: Eşleri veya meşru şekilde sahip oldukları hariç. Çünkü onlar, bu hususta kınanmazlar. | |
| 31: Bundan ötesini arayanlar, işte onlar haddi aşmış olanlardır. | |
| 32: Onlar, emanetlerine ve sözlerine riayet ederler. | |
| 33: Onlar, şahitliklerini doğru olarak yerine getirirler. | |
| 34: Onlar, namazlarını muhafaza ederler. | |
| 35: Onlar, cennetlerde ikram olunurlar. | |
| 36: (36-37) Kafir olanlara ne oluyor ki; sağdan soldan, bölük pörçük uzaklaşıyorlar? | |
| 38: Yoksa onların her biri nimet cennetlerine mi girdirileceğini ümit ediyor? | |
| 39: Hayır, elbette biz, onları bildikleri şeyden yarattık.. | |
| 40: (40-41) Hayır, doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki, şüphesiz bizim onların yerine daha iyilerini getirmeye gücümüz yeter. Bizim önümüze de geçilemez. | |
| 42: -Bırak onları, kendilerine söz verilen gün gelinceye kadar dalıp, oynasınlar! | |
| 43: O gün onlar, dikili taşlara koştukları gibi kabirlerinden koşarak çıkarlar. | |
| 44: Gözleri yere yıkılmış, (yüzlerini) zillet bürümüş. İşte bu, onlara söz verilen gündür! | |