| Hayrat Neşriyat Meali | 	
	  |  
 | 1: (1-2) Kendisine a'mâ bir kimse geldi diye (peygamber) yüzünü ekşitti ve döndü. | 	  |  
 | 3: (3-4) (Habîbim, yâ Muhammed!) Hâlbuki sana ne bildiriyor ki, belki o (günahlardan)temizlenecekti veya nasîhat alacak da bu nasîhat kendisine fayda verecekti! | 	  |  
 | 5: (5-6) (Servetinin gurûruyla) kendisini (îmâna) muhtaç görmeyen kimseye gelince, işte sen (îmâna gelir de İslâma kuvvet verir mi diye) ona yöneliyorsun! | 	  |  
 | 7: Hâlbuki (onun kendi gurûruyla) temizlenmemesinden senin üzerine bir şey yoktur! | 	  |  
 | 8: (8-10) Fakat koşarak ve (Allah’dan) korkarak o sana gelen kimseye gelince, sen onu bırakıp (îmâna gelmeyecek başkasıyla) oyalanıyorsun. | 	  |  
 | 11: Hayır (böyle yapma)! Çünki bunlar (bu âyetler), bir nasîhattir. | 	  |  
 | 12: Artık dileyen ondan nasîhat alır. | 	  |  
 | 13: (13-14) (O Kur’an, Levh-i Mahfûz’da) şerefli kılınmış, (semâda) yükseltilmiş tertemiz sahîfelerdedir. | 	  |  
 | 15: (15-16) Değerli ve itâatkâr yazıcı (melek)lerin elleriyle (yazılmış)tır. | 	  |  
 | 17: Kahrolası (o münkir) insan, ne nankördür! | 	  |  
 | 18: (18-19) (Allah) onu hangi şeyden yarattı? Bir nutfeden (hakir bir sudan süzülmüş hulâsadan)! Onu yarattı da ona (bir hayat) takdîr etti. | 	  |  
 | 20: Sonra (ana karnından çıkma) yolu(nu) ona kolaylaştırdı! | 	  |  
 | 21: Sonra onu öldürdü de, kabre koydurdu! | 	  |  
 | 22: Sonra dilediği zaman, onu (tekrar) diriltir! | 	  |  
 | 23: Hayır! (İnsan, Rabbinin) kendisine emrettiğini (tam olarak) yerine getirmedi! | 	  |  
 | 24: Şimdi o insan, yiyeceğine (bir) baksın! | 	  |  
 | 25: Şübhesiz ki biz, suyu (buluttan) bol bol döktük. | 	  |  
 | 26: Sonra yeri (bitki ile) güzelce yardık. | 	  |  
 | 27: (27-32) Böylece orada size ve hayvanlarınıza bir fayda olmak üzere, ekinler, üzüm bağları, yoncalar, zeytinlikler, hurmalıklar, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. | 	  |  
 | 33: Derken (kulakları sağır eden) o şiddetli gürültü (Sûr’a ikinci üfürülüş) geldiği zaman! | 	  |  
 | 34: (34-36) O gün kişi, kardeşinden, anasından, babasından, eşinden ve oğullarından kaçar! | 	  |  
 | 37: O gün onlardan her bir kişinin, kendine yetecek bir işi vardır! | 	  |  
 | 38: (38-39) O gün öyle yüzler vardır ki, parlaktır, güleçtir, sevinçlidir! | 	  |  
 | 40: (40-41) Yine o gün birtakım yüzler (de) vardır ki, üzerleri tozludur, onları bir karanlık(nursuzluk) kaplar! | 	  |  
 | 42: İşte onlar, kâfirlerin, fâcirlerin (hakka isyân edenlerin) ta kendileridir. | 	  |