| Ahmet Tekin Meali | 	
	  |  
 | 1: Peygamber, kavminin ileri gelenlerinin hidayete ermesi için uğraştığı bir sırada, iltifat etmedi, yüzünü ekşitti ve arkasını döndü. | 	  |  
 | 2: Demek kendisine âmâ geldi diye böyle yaptı. | 	  |  
 | 3: Âmâ ile ilgili seni, önceden bilgilendiren mi oldu? Belki o pislikten, küfürden temizlenecek, vicdanını arındıracak. | 	  |  
 | 4: Yahut öğüt alacak da, o öğüt ona fayda verecek. | 	  |  
 | 5: Ama sen, güçleri, imkânları ve kabiliyetleriyle yeterli donanıma sahip olduklarını, vahyin, Kur’ân’ın rehberliğine ihtiyaçlarının olmadığını ileri sürenlerin üstüne düşüyorsun. | 	  |  
 | 6: Evet, sen onların üstüne düşüyorsun. | 	  |  
 | 7: Oysa, onların pislikten temizlenmemesinden, vicdanlarını arındırmamasından sana bir sorumluluk yok | 	  |  
 | 8: Ama sana koşarak gelenle ilgilenmiyorsun. | 	  |  
 | 9: Saygı duyarak, korkarak gelen kimseyle ilgilenmiyorsun. | 	  |  
 | 10: İşte sen onunla ilgilenmiyorsun. | 	  |  
 | 11: Sakın böyle davranma! Bu âyetler birer öğüttür, uyarıdır. | 	  |  
 | 12: Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları ve iradesinin tecellisi içinde, kendi iradesini ve tercihini kullanarak, dileyen Kur’ân’ı düşünür, ondan öğüt alır. | 	  |  
 | 13: Kur’ân saygı ile ele alınan kutsal sahifelerde yazılıdır. | 	  |  
 | 14: Yüksekte, el üstünde tutulmuş, içinde şirk bulunmayan tertemiz sayfalarda yazılıdır. | 	  |  
 | 15: Sefâret-elçilik göreviyle memur kâtiplerin elleriyle yazılan, tertemiz ellerce açılan, okunan, anlatılan, korunan kitaptır. | 	  |  
 | 16: Değerli, saygı duyulan, güvenilir itaatkâr, sorumluluğunu bilen elçilerin elleriyle yazılmıştır, Allah katında itibar gören kâmil mü’minlerin ellerindedir. | 	  |  
 | 17: Kahrolası insan! Ne nankördür! Ne kadar inkârcıdır. | 	  |  
 | 18: Allah onu neden yarattı? | 	  |  
 | 19: Onu bir katre sudan, spermden, yumurtadan yarattı. Bir biçime soktu, ölçülerini ayarladı ve şahsiyetini verdi. | 	  |  
 | 20: Sonra ona, doğumunu, seçeceği yolu, mutluluğu, hidayeti, çevresinden yararlanmayı kolaylaştırdı. | 	  |  
 | 21: Sonra eceli gelince onun ölümünü gerçekleştirdi ve yerin altını ona kabir yaptı. | 	  |  
 | 22: Sonra sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olduğu zaman, onu ölümünden önceki vasıflarla yeniden diriltecek. | 	  |  
 | 23: Bak hele bak! Allah’ın emirlerini, şer’î hükümleri yerine getirmedi. | 	  |  
 | 24: İnsan yediğine düşünerek bir baksın. | 	  |  
 | 25: Doyurucu, bereketli yağmurlar yağdırdık. | 	  |  
 | 26: Toprağı da ihtiyaca göre yarılır hale getirdik. | 	  |  
 | 27: Bu suretle orada tohumlar ekip bitirdik. | 	  |  
 | 28: Üzüm bağları, sebze bahçeleri, çeşitli ağaçlar, yoncalar yetiştirdik. | 	  |  
 | 29: Zeytinlikler ve hurmalıklar meydana getirdik. | 	  |  
 | 30: İri ve sık ağaçlı bahçeler düzenledik. | 	  |  
 | 31: Meyvalar yetiştirdik, çayırlar bitirdik. | 	  |  
 | 32: Bunları sizin ve hayvanlarınızın faydalanması için yaptık. | 	  |  
 | 33: Kulakları sağır eden o ses geldiğinde herkesin derdi vardır. | 	  |  
 | 34: Kişinin kardeşinden kaçacağı günde herkesin derdi vardır. | 	  |  
 | 35: Annesinden ve babasından kaçacağı günde herkesin derdi vardır. | 	  |  
 | 36: Eşinden ve oğullarından kaçacağı günde herkesin derdi vardır. | 	  |  
 | 37: O gün, herkesin kendine yetip artacak dertleri vardır. | 	  |  
 | 38: O gün bazı yüzler pırıl pırıldır. | 	  |  
 | 39: Güler yüzlü ve sevinçlidir. | 	  |  
 | 40: O gün, bazı yüzler de toza toprağa bulanmıştır. | 	  |  
 | 41: O gün, onların üzerine kara bulutlar çökmüş, yüzleri simsiyah kesilmiştir. | 	  |  
 | 42: Onlar, işte onlar kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler ve büyük günahlar işleyenlerdir. | 	  |