| Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
|
| 1: Andolsun burçları bulunan göğe. | |
| 2: Ve vaadedilen güne. | |
| 3: Ve tanığa ve görünene. | |
| 4: Kahrolsun yerde hendekler kazıp ateşler yakanlar. | |
| 5: Öylesine ateş ki odunları var. | |
| 6: O sırada kendileri de kıyısında oturmuşlar. | |
| 7: İnananlara yaptıklarını seyrediyor onlar. | |
| 8: Ve ancak üstün ve hamde lâyık Allah'a inandıkları için onları azaplandırmadalar. | |
| 9: O mâbut ki onundur saltanatı ve tedbîri göklerin ve yeryüzünün ve Allah her şeye tanıktır. | |
| 10: Kadın ve erkek, inananları azaplandıranlar, sonra da tövbe etmeyenler yok mu, onlaradır cehennem azâbı ve onlaradır yakıp kavuran azap. | |
| 11: İnananlara ve iyi işlerde bulunanlara gelince: Onlaradır kıyılarından ırmaklar akan cennetler ve buysa pek büyük bir kurtuluştur, bu kutluluk ve murâda eriş. | |
| 12: Şüphe yok ki Rabbinin, tutup helâk edişi, pek çetindir. | |
| 13: Şüphe yok ki o, ilk defa var eder ve ölümden sonra gene de yaratır. | |
| 14: Ve odur suçları örten ve çok çok seven. | |
| 15: Şerefli arşın sâhibi. | |
| 16: Dilediğini işler durur. | |
| 17: Sana, ordulara âit olan söz gelmedi mi. | |
| 18: Firavun'a ve Semûd'a âid olan? | |
| 19: Kâfir olanlar, zâten de yalanlamaya dalmışlardır. | |
| 20: Ve Allah'sa yaptıkları işin ardından onları kavramış, kuşatmıştır. | |
| 21: Hayır, o şerefli Kur'ân'dır. | |
| 22: Korunmuş levhada. | |