| Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
|
| 1: Geldi mi sana her yanı ve herkesi kavrayıp kaplayan o felâketin haberi? | |
| 2: O gün yüzler eğilirler. | |
| 3: Çalışıp çabalarlar, zahmete girip yorulurlar. | |
| 4: Pek kızgın ateşe atılırlar. | |
| 5: Pek ıssı bir suyla suvarılırlar. | |
| 6: Onlara orada yemek olarak ancak zehirli diken var, | |
| 7: Ne besler ve ne doyurur, açlığı defeder. | |
| 8: O gün yüzler, sevinçlidir, neşeye dalar. | |
| 9: Çalıştıklarından hoşnût olurlar. | |
| 10: Yüce cennettedirler. | |
| 11: Orada boş söz duymazlar. | |
| 12: Orada akan bir pınar var. | |
| 13: Orada yükseltilmiş tahtlar. | |
| 14: Ve konmuş sağraklar. | |
| 15: Ve sıra sıra konmuş yastıklar. | |
| 16: Yer yer yayılmış döşemeler. | |
| 17: Hâlâ mı bakmazlar deveye, nasıl da yaratılmış? | |
| 18: Ve göğe, nasıl da yüceltilmiş? | |
| 19: Ve dağlara, nasıl da dikilmiş. | |
| 20: Ve yeryüzüne, nasıl da yayılmış? | |
| 21: Artık korkut, öğüt ver, sen, ancak bir korkutucusun, bir öğütçü. | |
| 22: Onlara mûsâllat olmuş biri değilsin. | |
| 23: Ancak kabûl etmeyen ve kâfir olana gelince. | |
| 24: Artık onu Allah azaplandırır pek büyük bir azapla. | |
| 25: Şüphe yok ki tapımızdır gelecekleri yer. | |
| 26: Sonra da şüphe yok ki hesaplarını görmek, bize düşer. | |