| Adem Uğur Meali | 	
	  |  
 | 1: Ey bürünüp sarınan (Resûlüm)! | 	  |  
 | 2: Kalk, ve (insanları) uyar. | 	  |  
 | 3: Sadece Rabbini büyük tanı. | 	  |  
 | 4: Elbiseni tertemiz tut. | 	  |  
 | 5: Kötü şeyleri terket. | 	  |  
 | 6: Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma. | 	  |  
 | 7: Rabbinin rızasına ermek için sabret. | 	  |  
 | 8: O Sûr'a üfürüldüğü zaman var ya, | 	  |  
 | 9: İşte o gün zorlu bir gündür. | 	  |  
 | 10: Kâfirler için (hiç de) kolay değildir. | 	  |  
 | 11: Tek olarak yarattığım, kimseyi bana bırak, | 	  |  
 | 12: Kendisine geniş servet verdim, | 	  |  
 | 13: Göz önünde duran oğullar (verdim), | 	  |  
 | 14: Kendisine bir döşeyiş döşedim. | 	  |  
 | 15: Üstelik o (nimetlerimi) daha da arttırmamı umuyor. | 	  |  
 | 16: Asla (ummasın)! Çünkü o, bizim âyetlerimize karşı alabildiğine inatçıdır. | 	  |  
 | 17: Ben onu sarp bir yokuşa sardıracağım! | 	  |  
 | 18: Zira o, düşündü taşındı, ölçtü biçti. | 	  |  
 | 19: Canı çıkasıca, ne biçim ölçtü biçti! | 	  |  
 | 20: Sonra, canı çıkasıca tekrar (ölçtü biçti); nasıl ölçtü biçtiyse! | 	  |  
 | 21: Sonra baktı. | 	  |  
 | 22: Sonra kaşlarını çattı, suratını astı. | 	  |  
 | 23: En sonunda, kibirini yenemeyip sırt çevirdi. | 	  |  
 | 24: Bu (Kur'an) dedi, olsa olsa (sihirbazlardan öğrenilip) nakledilen bir sihirdir. | 	  |  
 | 25: Bu, insan sözünden başka bir şey değil." | 	  |  
 | 26: Ben onu sekara (cehenneme) sokacağım. | 	  |  
 | 27: Sen biliyor musun sekar nedir? | 	  |  
 | 28: Hem (bütün bedeni helâk eder, hiçbir şey) bırakmaz, hem (eski hale getirip tekrar azap etmekten) vazgeçmez o. | 	  |  
 | 29: İnsanın derisini kavurur. | 	  |  
 | 30: Üzerinde ondokuz (muhafız melek) vardır. | 	  |  
 | 31: Biz cehennemin işlerine bakmakla ancak melekleri görevlendirmişizdir. Onların sayısını da inkârcılar için sadece bir imtihan (vesilesi) yaptık ki, böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye öğrensin, iman edenlerin imanını atrttırsın; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler şüpheye düşmesinler, kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de: "Allah bu misalle ne demek istemiştir ki?" desinler. İşte Allah böylece, dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür. | 	  |  
 | 32: Hayır hayır (öğüt almazlar). Aya andolsun ki, | 	  |  
 | 33: Dönüp gitmekte olan geceye, | 	  |  
 | 34: Ağarmakta olan sabaha andolsun ki, | 	  |  
 | 35: O (cehennem), büyük musibetlerden biridir. | 	  |  
 | 36: İnsanlık için, uyarıcıdır. | 	  |  
 | 37: Sizden ileri gitmek ya da geri kalmak isteyen kimseler için (uyarıcıdır). | 	  |  
 | 38: Her nefis, kazandığına karşılık bir rehindir; | 	  |  
 | 39: Ancak sağdakiler başka. | 	  |  
 | 40: Onlar cennetler içinde sorarlar. | 	  |  
 | 41: Günahkârların durumunu: | 	  |  
 | 42: Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir? diye | 	  |  
 | 43: Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik, | 	  |  
 | 44: Yoksulu doyurmuyorduk, | 	  |  
 | 45: (Bâtıla) dalanlarla birlikte dalıyorduk, | 	  |  
 | 46: Ceza gününü de yalan sayıyorduk, | 	  |  
 | 47: Sonunda bize ölüm geldi çattı. | 	  |  
 | 48: Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez. | 	  |  
 | 49: Böyle iken onlara ne oluyor ki, öğütten yüz çeviriyorlar? | 	  |  
 | 50: Kaçan yaban eşekleri gibi, | 	  |  
 | 51: Âdeta arslandan ürkmüş. | 	  |  
 | 52: Daha doğrusu onlardan her biri, kendisine, (önünde) açılmış sahifeler (ilâhî vahiy) verilmesini istiyor. | 	  |  
 | 53: Hayır! Aslında onlar ahiretten korkmuyorlar. | 	  |  
 | 54: Asla (düşündükleri gibi değil)! Bilsinler ki bu, gerçekten bir ikazdır! | 	  |  
 | 55: Dileyen ondan (düşünüp) öğüt alır. | 	  |  
 | 56: Bununla beraber, Allah dilemeksizin onlar öğüt alamazlar. Sakınılmaya lâyık olan da O'dur, mağfiret sahibi de O'dur. | 	  |