| Suat Yıldırım Meali | 	
	  |  
 | 1: Hayır! Gerçek, kâfirlerin dediği gibi değil. Bu şanlı belde hakkı için! | 	  |  
 | 2: Senin bu beldeye girişin hakkı için! | 	  |  
 | 3: Hem o değerli baba, hem o değerli evladının hakkı için: | 	  |  
 | 4: Biz insanı, imtihan ve çile yüklü bir hayata gönderdik. | 	  |  
 | 5: O insan kendi üzerinde kimsenin güç sahibi olmadığını mı sanır? | 	  |  
 | 6: "Ben yığınla servet tükettim." diye övünüp durur. | 	  |  
 | 7: Kendisini gören olmadığını mı sanır? | 	  |  
 | 8: Biz ona görmesi için gözler, | 	  |  
 | 9: Gönlüne tercüman olacak dil ve dudaklar, vermedik mi? | 	  |  
 | 10: Ona hayır ve şer yollarını göstermedik mi? | 	  |  
 | 11: Fakat o sarp yokuşu aşmaya çalışmadı. (Böyle yaparak verilen nimetlerin şükrünü eda etmedi.) | 	  |  
 | 12: Sarp yokuş, bilir misin nedir? | 	  |  
 | 13: Sarp yokuş: Bir köleyi, bir esiri hürriyetine kavuşturmaktır! | 	  |  
 | 14: Kıtlık zamanında yemek yedirmektir. | 	  |  
 | 15: Yakınlığı olan bir yetimi, | 	  |  
 | 16: Ya da yeri yatak, (göğü yorgan yapan, barınacak hiçbir yeri olmayan) fakiri doyurmaktır. | 	  |  
 | 17: Hem sarp yokuş: Gönülden iman edip, birbirlerine sabır ve şefkat dersi vermek, sabır ve şefkat örneği olmaktır. | 	  |  
 | 18: İşte hesap defterleri sağ ellerine verilecek olanlar bunlardır. | 	  |  
 | 19: Ayetlerimizi inkâr edenlerin hesap defterleri ise, sol ellerine verilecektir. | 	  |  
 | 20: Onların cezası da, kapıları, üzerlerine sımsıkı kapatılmış ateş deposuna konulmak olacaktır. | 	  |