| Şaban Piriş Meali |
|
| 1: Nûn, kaleme ve onunla yazılanlara yemin olsun. | |
| 2: Sen Rabbinin nimeti sayesinde cinlenmiş değilsin. | |
| 3: Senin için sonsuz bir ecir vardır. | |
| 4: Sen, büyük bir ahlak üzeresin. | |
| 5: Sen de göreceksin, onlar da görecekler.. | |
| 6: Hanginizin deli olduğunu.. | |
| 7: Rabbin, yolundan sapanı en iyi bilen O’dur. Doğru yolda olanı da en iyi bilen O’dur. | |
| 8: Sakın yalanlayanlara itaat etme! | |
| 9: Onlar ister ki, sen müsamaha gösteresin de onlar da müsamaha göstersinler. | |
| 10: Yemin edip duran alçağa itaat etme! | |
| 11: Ayıp arayana ve laf götürüp getirene.. | |
| 12: İyiliği engelleyene, günaha düşkün olana... | |
| 13: Kaba, üstelik kötü ün sahibi... | |
| 14: Mal ve oğul sahibi olması sebebiyle. | |
| 15: Ona ayetlerimiz okunduğu zaman: -Eskilerin masalları!.. der. | |
| 16: Yakında onun burnunu yere sürteceğiz. | |
| 17: Biz onları, sabahleyin meyvelerini toplamaya yemin eden bahçe sahiplerini denediğimiz gibi denedik. | |
| 18: Hiçbir istisna da yapmıyorlardı. | |
| 19: Onlar uyurken, Rabbin tarafından bir felaket bahçeyi sarıverdi. | |
| 20: Sabaha bahçe kapkara kesildi. | |
| 21: Sabahleyin birbirlerine seslendiler: | |
| 22: (22-23) -Mahsulü toplayacaksanız, erkenden yola çıkın! diye gizlice konuşarak yola düştüler. | |
| 24: -Sakın bugün hiçbir yoksul oraya girmesin, diyerek.. | |
| 25: Varlıklı oldukları halde (muhtaçları) engellemek için erken yola çıktılar. | |
| 26: Onu gördüklerinde: -Yolu şaşırdık, dediler. | |
| 27: -Hayır, Biz mahrum bırakıldık. | |
| 28: Onların en insaflı olanı: -Ben size (Allah’ı) tesbih etmemiz gerekmez mi, dememiş miydim? dedi. | |
| 29: Hemen akılları başlarına geldi ve: -Rabbimiz'in şanı yücedir. Biz, zalimlerden olduk, dediler. | |
| 30: Başladılar birbirlerini kınamaya.. | |
| 31: -Yazıklar olsun bize, azgınlardan olduk, dediler. | |
| 32: Belki Rabbimiz bize bundan daha iyisini verir. Biz, ancak Rabbimiz'den dilemekteyiz. | |
| 33: İşte azap böyledir. Ahiret azabı daha büyüktür. Bilmiş olsalardı... | |
| 34: Şüphesiz takva sahipleri için Rab’leri katında nimet cennetleri vardır. | |
| 35: Müslüman olanlarla suçluları bir tutar mıyız? | |
| 36: Size ne oluyor? Nasıl hüküm veriyorsunuz? | |
| 37: Yoksa sizin bir kitabınız var da oradan mı ders çıkarıyorsunuz? | |
| 38: Herhalde orada ne arzu ederseniz hepsi sizin... | |
| 39: Yoksa, kıyamete kadar neye karar verirseniz sizin olacak diye bizden alınmış yeminleriniz mi var? | |
| 40: Onlara sor, hangisi buna kefil olacak? | |
| 41: Yoksa, onların hissedarları mı var? Eğer doğru söyleyen kimseler iseler, getirsinler hissedarlarını.. | |
| 42: İşler kızıştığı gün, secdeye çağrılırlar da buna güçleri yetmez. | |
| 43: Gözleri yere yıkılmış, yüzlerini zillet bürümüş/perişan olmuşlardır. Oysa onlar, selamette iken secdeye çağrılmışlardı. | |
| 44: Bu sözü yalan sayanları bana bırak. Onları bilmedikleri bir yerden ağır ağır azaba yaklaştıracağız. | |
| 45: Onlara mühlet veriyorum. Çünkü benim tuzağım çok sağlamdır. | |
| 46: Yoksa, onlardan bir ücret istiyorsun da ağır bir borç altındalar mı? | |
| 47: Yoksa gayb onların yanında da, onlar mı yazıyorlar? | |
| 48: Rabbinin hükmünü sabırla bekle. Balık sahibi /Yunus gibi olma. Hani O, boğuk bir sesle Rabbine seslenmişti. | |
| 49: Rabbinden ona bir nimet erişmiş olmasaydı, kınanmış olarak çıplak bir yere atılacaktı. | |
| 50: Rabbi O’nu seçti ve salih kimselerden kıldı. | |
| 51: Kafir olanlar, zikri işittiklerinde seni neredeyse gözleriyle devireceklerdi: -O, kesinlikle delidir, diyorlardı. | |
| 52: Oysa o/Kur’an toplumlara bir uyarı/öğütten başka bir şey değildir. | |