| Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
|
| 1: Rahmân | |
| 2: Öğretti Kur'anı | |
| 3: Yarattı insanı | |
| 4: Belletti ona o güzel beyânı | |
| 5: Güneş ve Ay hisablı | |
| 6: Çemen, ağaç secdedan | |
| 7: Bak şu güzel semaya verdi ona irtifa' vazeyledip mizânı | |
| 8: Ki taşmayın mizanda | |
| 9: Ve doğru tutun adaletle tartıyı da aksatmayın mizanı | |
| 10: Arza da bir tavazu' verdi berayı enam | |
| 11: Onda bir meyva, ve ekmamiyle duran nahli benam | |
| 12: Ve o çimli dâneler ve o hoşbu' reyhan | |
| 13: Şimdi rabbinizin hangi eltafına dersiniz yalan? | |
| 14: Fağfur gibi bir salsâlden insanı yarattı | |
| 15: Bir maric ateşten de o cannı yarattı | |
| 17: Hem iki Meşrikın rabbi hem iki Mağribin rabbi | |
| 19: Salmış iki deryayı demâdem çatışırlar | |
| 20: Beyinlerinde bir berzah bagyeylemezler bir ân | |
| 22: Çıkar onlardan inci ile mercan | |
| 24: Hem onun denizde akıp giden o münşeâti alemnişan | |
| 26: Üzerindeki herkes fanî | |
| 27: Bakî o Rabbının yüzü o zülcelâli vel'ikram | |
| 29: Ondan dilenir göklerde hem yerde olan «kulle yevmin huve fi şe'n» | |
| 31: Yarın size kalacağız ey sekalân! | |
| 33: Ey cinn-ü insin ma'şeri! Gücünüz yeterse geçin gidin aktarı Arz-u Semadan, geçemezsiniz olmazsa ferman | |
| 35: Salınır üstünüze ateşten bir yalın, bir zehir duman, kurtulamazsınız deseniz de el'aman | |
| 37: Gök bir yarılıp oluverdi mi bir gül, yağ gibi eriyen, kızaran yanan | |
| 39: O gün sorulmaz cürmünden artık ne bir insan ne de bir cânn | |
| 41: Tanınır da mücrimler simalarından tutulur perçemlerile ayaklarından | |
| 43: İşte bu, mücrimlerin yalan dedikleri Cehennem | |
| 44: Olacaklar bununla bir kızgın hamîmin arasında pûyan | |
| 46: Rabbının makamından korkan kimseye iki Cennet raygân | |
| 48: Var her birinde envaı bostan, envaı eğsan | |
| 50: Onlarda iki kaynak olur revan | |
| 52: Onlarda her meyvadan çifte çifte hân | |
| 54: Dayanmışlar öyle mefruşata kim astarları istebraktan. Her iki Cennetin derimi de yakından. | |
| 56: O Cennetlerde öyle kasıratü't-tarf dilberler, ki dokunmamıştır onlara onlardan evvel İns-ü Cânn. | |
| 58: Sanırsın onları yâkut-ü mercan | |
| 60: İhsânın cezâsı elbette ihsân | |
| 62: Ötelerinden de diğer Cennetan | |
| 64: Yağız yeşil ne dilsıtan | |
| 66: Bunlarda püsküren çifte şadravan | |
| 68: Bunlarda bir meyve, bir başka hurma, bir başka rumman | |
| 70: İçlerinde dilber, hayırlı hûbân | |
| 72: Cibinliklerde mestur, mahsus hûriyan | |
| 74: Dokunmamıştır onlara onlardan evvel İns-ü Cann | |
| 76: Kurulmuşlar yeşil refref ve güzel abkarîler üzere şadan | |
| 78: Yüce, çok yüce rabbının adı onun o celâl, onun o ikram. | |