| Ömer Öngüt Meali | 	
	  |  
 | 1: Rahman olan Allah. | 	  |  
 | 2: Kur'an'ı öğretti. | 	  |  
 | 3: İnsanı yarattı. | 	  |  
 | 4: Ona beyanı (açıklamayı) öğretti. | 	  |  
 | 5: Güneş de ay da bir hesap ile (yürümekte)dir. | 	  |  
 | 6: Bitkiler ve ağaçlar (Allah'a) secde ederler. | 	  |  
 | 7: Gökyüzünü Allah yükseltti ve mizanı O koydu. | 	  |  
 | 8: Sakın tartıda haksızlık etmeyin. | 	  |  
 | 9: Tartıyı doğru yapın, terazide eksiklik yapmayın. | 	  |  
 | 10: Yeryüzünü canlılar için O hazırladı. | 	  |  
 | 11: Orada meyveler, salkım salkım hurmalar vardır. | 	  |  
 | 12: Yapraklı taneler ve hoş kokulu bitkiler vardır. | 	  |  
 | 13: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? | 	  |  
 | 14: İnsanı ateşte pişmiş gibi kuru bir balçıktan yarattı. | 	  |  
 | 15: Cinleri de yalın bir ateşten yarattı. | 	  |  
 | 17: O, hem iki doğunun Rabbi, hem de iki batının Rabbidir. | 	  |  
 | 19: Acı ve tatlı sulu iki denizi salıverdi, birbirine kavuşuyorlar. | 	  |  
 | 20: Fakat aralarında bir berzah (perde) vardır, birbirine geçip karışmazlar. | 	  |  
 | 22: Bu iki denizden de inci ve mercan çıkar. | 	  |  
 | 24: Denizde koca dağlar gibi akıp giden gemiler de O'nundur. | 	  |  
 | 26: Yeryüzünde bulunan her şey fenâ bulacak. | 	  |  
 | 27: Ancak azamet ve ikram sahibi olan Rabbinin veçhi (zâtı) bâki kalacak. | 	  |  
 | 29: Göklerde ve yerde bulunanlar O'ndan isterler. O her an yeni bir iştedir. | 	  |  
 | 31: Sizin de hesabınızı ele alacağız, ey insan ve cin! | 	  |  
 | 33: Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin sınırlarını aşıp geçmeye gücünüz yetiyorsa hemen geçin. Amma geçemezsiniz, ancak bir sultan (Allah'ın verdiği bir güç) ile çıkabilirsiniz. | 	  |  
 | 35: Üzerinize dumansız bir ateş ve bunaltıcı bir duman gönderilir de artık birbirinizi kurtaramaz ve yardımlaşamazsınız. | 	  |  
 | 37: Gök yarılıp da erimiş yağ gibi kıpkırmızı bir gül gibi olduğu zaman. | 	  |  
 | 39: İşte o gün ne insana ne de cine günahı sorulmaz. | 	  |  
 | 41: Suçlular simalarından tanınır, alınlarından ve ayaklarından yakalanırlar. | 	  |  
 | 43: İşte bu, suçluların yakalandığı cehennemdir. | 	  |  
 | 44: Onlar cehennem ateşi ile kaynar su arasında dolaşır dururlar. | 	  |  
 | 46: Rabbinin huzurunda durmaktan korkan kimseye iki cennet vardır. | 	  |  
 | 48: İkisi de çeşit çeşit ağaçlarla doludur. | 	  |  
 | 50: İkisinde de akıp giden iki kaynak vardır. | 	  |  
 | 52: İkisinde de her türlü meyveden çift çift bulunur. | 	  |  
 | 54: Orada örtüleri kalın, parlak atlastan yataklara yaslanırlar. İki cennetin meyvelerini kolayca toplarlar. | 	  |  
 | 56: O cennetlerde bakışlarını yalnız erkeklerine çevirmiş eşler vardır. Bu kocalarından önce, kendilerine ne insan ne cin dokunmamıştır. | 	  |  
 | 58: Onlar yakut ve mercan gibidirler. | 	  |  
 | 60: İyiliğin karşılığı ancak iyilik değil midir? | 	  |  
 | 62: Bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır. | 	  |  
 | 64: Koyu yeşildirler. | 	  |  
 | 66: O ikisinde de durmadan fışkıran iki kaynak vardır. | 	  |  
 | 68: İçlerinde çeşitli meyveler, hurmalıklar ve nar ağaçları vardır. | 	  |  
 | 70: İçlerinde güzel yüzlü kadınlar vardır. | 	  |  
 | 72: Çadırlar içinde örtülü (gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş) huriler vardır. | 	  |  
 | 74: Bunlara onlardan önce ne bir insan ne de bir cin dokunmamıştır. | 	  |  
 | 76: Yeşil yastıklara ve harikulâde işlemeli yastıklara yaslanırlar. | 	  |  
 | 78: Azamet ve ikram sahibi Rabbinin adı ne yücedir! | 	  |