| Ömer Öngüt Meali | 	
	  |  
 | 1: Birbiri peşinden gönderilenlere andolsun ki! | 	  |  
 | 2: Estikçe eserek (zararlıları) savurup atanlara andolsun ki! | 	  |  
 | 3: (Hakikat) tohumlarını yaydıkça yayanlara andolsun ki! | 	  |  
 | 4: (Hak ile bâtılın, hakikat ile dalâletin, doğru ile eğrinin) arasını ayırdıkça ayıranlara andolsun ki! | 	  |  
 | 5: (Kalplerde) Allah'ın zikrini uyandıranlara andolsun ki! | 	  |  
 | 6: Gerek (Allah'a yönelenleri) arıtmak, gerek (kötüleri) sakındırmak için olsun. | 	  |  
 | 7: Bilin ki size vaad olunan şeyler mutlaka olacaktır. | 	  |  
 | 8: Yıldızların ışığı söndürüldüğü zaman. | 	  |  
 | 9: Gök yarıldığı zaman. | 	  |  
 | 10: Dağlar ufalanıp savrulduğu zaman. | 	  |  
 | 11: Peygamberlerin belirli vakti geldiği zaman. | 	  |  
 | 12: Hangi güne ertelenmişti? | 	  |  
 | 13: Hüküm gününe. | 	  |  
 | 14: Hüküm gününün ne olduğunu bilir misin? | 	  |  
 | 15: O gün, (hakikatları) yalanlayanların vay haline! | 	  |  
 | 16: Biz öncekileri helâk etmedik mi? | 	  |  
 | 17: Sonra geridekileri de onların arkasına takacağız. | 	  |  
 | 18: İşte biz günahkârlara böyle yaparız. | 	  |  
 | 20: Biz sizi hakir bir sudan yaratmadık mı? | 	  |  
 | 21: Sonra o suyu sağlam bir karargâh olan rahime yerleştirdik. | 	  |  
 | 22: Belli bir süreye kadar. | 	  |  
 | 23: Biz buna güç yetirmişizdir. Biz ne mükemmel kudret sahibiyiz! | 	  |  
 | 25: Biz yeryüzünü toplanma yeri yapmadık mı? | 	  |  
 | 26: Diriler ve ölüler için. | 	  |  
 | 27: Yeryüzünde haşmetli dağlar meydana getirdik. Size tatlı sular içirdik. | 	  |  
 | 29: Haydi, yalanlamış olduğunuz azaba doğru gidin! | 	  |  
 | 30: Üç kola ayrılmış olan bir gölgeye gidin. | 	  |  
 | 31: O, ne gölgelendirir, ne de alevden korur. | 	  |  
 | 32: O ateş öyle kıvılcımlar atar ki, her biri bir saray gibidir. | 	  |  
 | 33: Sanki o kıvılcımlar sarı sarı develer gibidir. | 	  |  
 | 35: Bu, onların konuşamayacakları gündür. | 	  |  
 | 36: Kendilerine izin de verilmez ki mazeretlerini beyan etsinler. | 	  |  
 | 38: İşte hüküm günü budur. Sizi de sizden öncekileri de bir araya toplamışızdır. | 	  |  
 | 39: (Kurtulmanız için) bir hileniz varsa, gösterin bana hilenizi! | 	  |  
 | 41: Muttakiler ise gölgeler altında ve pınar başlarındadırlar. | 	  |  
 | 42: Canlarının çektiği meyveler arasındadırlar. | 	  |  
 | 43: Yaptıklarınıza karşılık olarak afiyetle yiyin için! | 	  |  
 | 44: İşte biz muhsinleri (iyilik yapanları) böyle mükâfatlandırırız. | 	  |  
 | 46: Yiyiniz, faydalanınız biraz! Gerçek şu ki sizler suçlusunuz! | 	  |  
 | 48: Onlara: "Rükû edin!" denildiği zaman rükû etmezler. | 	  |  
 | 50: Artık onlar bundan sonra hangi söze inanacaklar? | 	  |