| Suat Yıldırım Meali |
|
| 1: İyilik için birbirinin peşinden gönderilenler, | |
| 2: Esip savuranlar, | |
| 3: Tohumlarını yaydıkça yayanlar, | |
| 4: Hakla batılı, doğru ile eğriyi ayırt edenler, | |
| 5: (5-6) Hak sahiplerine özür, yahut haksızlara tehdit olarak vahyi getiren melekler hakkı için: | |
| 7: Size vâd edilen mutlaka gerçekleşecektir. | |
| 8: Yıldızların ışığı söndürüldüğü zaman, | |
| 9: Gök yarıldığı zaman, | |
| 10: Dağlar parçalanıp savrulduğu zaman, | |
| 11: Resullere ümmetleri hakkında şahitlik vakitleri belirlendiği zaman; beklenen kıyamet kopmuştur. | |
| 12: Bunlar hangi güne ertelendiler? | |
| 13: "Hüküm gününe!" | |
| 14: "Hüküm günü" nedir bilir misin? | |
| 15: Hakkı yalan sayanların o gün vay hallerine! | |
| 16: Biz o peygamberleri reddedenlerden öncekileri yok etmedik mi? | |
| 17: Sonra gidenleri de onların ardına takarız. | |
| 18: İşte suçlu kâfirlere Biz böyle davranırız. | |
| 19: Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine! | |
| 20: Biz sizi basit bir sudan yaratmadık mı? | |
| 21: (21-22) Sonra da o meni nutfesini belirli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirdik. | |
| 23: Biz işte böyle takdir ettik. Ne güzel takdir ederiz Biz! | |
| 25: (25-26) Gerek diriler ve gerek ölüler için Biz dünyayı toplanma yeri kılmadık mı? | |
| 27: Orada, sağlam yüksek dağlar yarattık ve size tatlı bir su ihsan ettik. | |
| 29: Nankörlere ise şöyle denir: "Haydi, durmayın yalan dediğiniz o azaba girin bakalım!" | |
| 30: Üç kola ayrılmış gölgeye gidin. | |
| 31: Gidin ama, o, ateşten sizi korumaz, gölgelik olmaz. | |
| 32: O, birer saray gibi kıvılcımlar atar. | |
| 33: O kıvılcımlardan her biri, sanki birer deve yavrusudur! | |
| 35: Bugün, kâfirlerin konuşamayacakları bir gündür. | |
| 36: Kendilerine konuşma izni verilmez ki özür dilesinler. | |
| 38: Bu gün karar ve hüküm günüdür. Sizi de, önce gelip geçmiş olanları da bir araya topladık. | |
| 39: İşte hepiniz bir aradasınız. Kurtulmak için, bir düzeniniz, bir hileniz varsa, hiç durmayın, derhal uygulayın! | |
| 41: Allah’a karşı gelmekten sakınanlar ise o gün gölgeliklerde, pınar başlarındadırlar. | |
| 42: Arzu ettikleri her türlü meyveyi bulurlar. | |
| 43: Dünyada yaptıklarınızdan ötürü âfiyetle yiyin, için! | |
| 44: Biz iyi hareket edenleri işte böyle ödüllendiririz. | |
| 46: Ey kâfirler! Yiyin, azıcık zevkedin bakalım. Gerçek şu ki siz mücrimsiniz. | |
| 48: Onlara: Haydin Allah’a boyun eğin denildiğinde, boyun eğmezler. | |
| 50: Artık bu Kur’ân’a da inanmazlarsa, hangi söze inanırlar acaba? | |