| Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
|
| 1: Alışverişlerinde hile yapanların vay hallerine. | |
| 2: O kimseler ki, nâs aleyhine ölçtükleri zaman tam ölçer alırlar. | |
| 3: Ve nâs için ölçtükleri veya tarttıkları zaman ise eksiltirler. | |
| 4: Onlar sanmıyorlar mı ki şüphe yok onlar diriltileceklerdir. | |
| 5: Bir büyük gün için. | |
| 6: Âlemlerin Rabbi için nâsın kıyam edeceği günde. | |
| 7: (7-8) Hayır hayır. Şüphe yok ki, facirlerin yazısı elbetteki Siccîn'dedir. Siccîn'in ne olduğunu sana ne şey bildirdi? | |
| 9: (O) Bir yazılmış kitaptır. | |
| 10: Yalanlayanların o gün vay hallerine. | |
| 11: O kimseler ki, ceza gününü tekzîp ediverirler. | |
| 12: Halbuki O'nu, haddi aşan, günahkâr olan her bir kimseden başkası tekzîp etmez. | |
| 13: Ona karşı Bizim âyetlerimiz tilâvet olunduğu vakit, «Evvelkilerin efsaneleridir» demiştir. | |
| 14: Asla öyle değil. Fakat onların kazanmış oldukları şey, kalpleri üzerini kaplamıştır. | |
| 15: Hayır. Şüphe yok ki, onlar, o gün Rabblerinden elbette hicapta kalmış kimselerdir. | |
| 16: Sonra muhakkak ki, onlar, o alevli cehenneme gireceklerdir. | |
| 17: Sonra denilir ki: «İşte bu, sizin kendisini yalanladığınız şeydir.» | |
| 18: Hakkâ ki sâlih kulların kitabı elbette ki İlliyîn'dedir. | |
| 19: (19-20) İlliyîn'in ne olduğunu sana ne şey bildirdi? O, yazılmış bir kitaptır. | |
| 21: Onu mukarrep olanlar, müşahede eder görür. | |
| 22: (22-23) Şüphe yok ki sâlih zâtlar, nîmet içindedirler. Tâhtlar üzerine nazar ederler. | |
| 24: Onların yüzlerinde o nîmetin güzelliğini görüp anlarsın. | |
| 25: (25-26) Onlar, mühürlü, halis bir şerbetten içirileceklerdir. Onun nihâyeti misktir, artık ziyâde rağbet gösterenler, bunun hakkında rağbet göstersinler. | |
| 27: (27-28) Ve onun mizacı tesnîmdendir. (O) Bir kaynaktır ki ondan ancak mukarrep olanlar içerler. | |
| 29: Muhakkak o kimseler ki günah işlemişlerdi, imân etmiş olanlara gülerlerdi. | |
| 30: Ve onların yanlarından geçer oldukları zaman, birbirlerine karşı göz işareti yaparlardı. | |
| 31: Ve kendi tâifeleri yanlarına döndükleri zaman pürzevk bir halde dönerlerdi. | |
| 32: Ve onları gördükleri vakit derlerdi ki: «İşte bunlar sapıklardır.» | |
| 33: Halbuki bunlar, onların üzerlerine gözeticiler olarak gönderilmemişlerdi. | |
| 34: Artık o günde de o imân etmiş olanlar, o kâfirlere güleceklerdir. | |
| 35: Tâhtlar üzerinde seyredeceklerdir. | |
| 36: Nasıl o kâfirler, işler oldukları şey ile cezalanmış oldular mı? | |