| İskender Evrenosoğlu Meali | 	
	  |  
 | 1: Eksik ölçenlerin (ve eksik tartanların) vay haline. | 	  |  
 | 2: Onlar, ölçerek satın aldıkları zaman insanlara vefalı davranırlar (dürüst olup tam ölçerler). | 	  |  
 | 3: Ve onlara (insanlara) satmak için ölçtükleri veya onlara tarttıkları zaman eksiltirler (eksik tartarlar). | 	  |  
 | 4: İşte onlar beas edileceklerini (diriltileceklerini) zannetmiyorlar (bilmiyorlar) mı? | 	  |  
 | 5: Azîm gün için. | 	  |  
 | 6: Âlemlerin Rabbi için insanların kıyam edeceği (kalkacağı) gün. | 	  |  
 | 7: Hayır, muhakkak ki, füccarın (şeytanın fücuruna tâbî olan kâfirlerin) kitapları (kayıtları, hayat filmleri) elbette siccîndedir (zemin kattan 7 kat aşağıda olan zülmanî kader hücrelerindedir). | 	  |  
 | 8: Ve siccînin ne olduğunu sana bildiren nedir? | 	  |  
 | 9: (O), rakamlandırılmış (kazanılan negatif ve pozitif puanların dereceler halinde yazılmış olduğu) bir kitaptır (kayıttır, insanların hayat filmidir). | 	  |  
 | 10: İzin günü, yalanlayanların vay haline. | 	  |  
 | 11: Onlar ki dîn gününü yalanlıyorlar. | 	  |  
 | 12: Ve onu (dîn gününü), haddi aşan asi günahkârların hepsi hariç, kimse yalanlamaz. | 	  |  
 | 13: Ona âyetlerimiz okunduğu zaman: “Evvelkilerin masalları.” dedi. | 	  |  
 | 14: Hayır, bilâkis kazanmış oldukları şeyler, onların kalplerinin üzerini kapladı (kalplerini kararttı). | 	  |  
 | 15: Hayır, muhakkak ki onlar izin günü Rab'lerinden elbette perdelenmiş olanlardır (Rab'lerini göremezler). | 	  |  
 | 16: Sonra, muhakkak ki onlar, elbette alevli ateşe atılacak olanlardır. | 	  |  
 | 17: Sonra onlara: “Bu, sizin kendisini yalanladığınız şeydir.” denilir. | 	  |  
 | 18: Hayır, muhakkak ki ebrar olanların (Allah'a ulaşmayı dileyenlerin, hidayette olanların) kitapları (kayıtları, hayat filmleri) elbette illiyyin'dedir (zemin kattan 7 kat yukarıda olan birinci âlemdeki kader hücrelerindedir). | 	  |  
 | 19: Ve illiyyin'in ne olduğunu sana bildiren nedir? | 	  |  
 | 20: (O), rakamlandırılmış (kazanılan pozitif ve negatif derecelerin yazılmış olduğu) bir kitaptır (kayıttır, insanların hayat filmidir). | 	  |  
 | 21: Ona, mukarrebin (yakın olan melekler) şahit olurlar. | 	  |  
 | 22: Muhakkak ki ebrar olanlar, elbette ni'metler içindedir. | 	  |  
 | 23: Tahtlar üzerinde (oturup) seyrederler. | 	  |  
 | 24: Sen, ni'metin pırıltısını (sevincini), onların yüzlerinde görüp anlarsın. | 	  |  
 | 25: Onlara, mühürlenmiş (sadece kendilerinin açacağı) halis şaraptan sunulur (içirilir). | 	  |  
 | 26: Onun (o şarabın) sonu misktir (şahane misk kokusudur). Ve yarışanlar, artık bunda (bunun için) yarışsınlar. | 	  |  
 | 27: Onun mizacı (muhtevası) tesnîmdendir. | 	  |  
 | 28: O bir pınardır ki ondan, mukarrebin (Rabbine yakın) olanlar içer. | 	  |  
 | 29: Muhakkak ki suçlu olanlar (günahkârlar), âmenû olanlara gülüyorlardı. | 	  |  
 | 30: Ve onların (âmenû olanların) yanlarına geldikleri zaman, birbirlerine kaş göz işareti yaparlar. | 	  |  
 | 31: Ve ailelerine döndükleri zaman neşeyle dönerler. | 	  |  
 | 32: Ve onları gördükleri zaman: “Muhakkak ki onlar gerçekten dalâlette olanlardır.” dediler. | 	  |  
 | 33: Ve onlar, onların (âmenû olanların) üzerine gözetici olarak gönderilmediler. | 	  |  
 | 34: Artık bugün âmenû olanlar, kâfirlere gülüyorlar. | 	  |  
 | 36: Kâfirler yapmış oldukları şeyler (sebebiyle) cezalarını buldular mı? | 	  |