| İbni Kesir Meali |
|
| 1: Kaf. O şerefli Kur'an'a andolsun ki; | |
| 2: Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar da o kafirler: Bu, şaşılacak bir şey, dediler. | |
| 3: Öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı? Bu, uzak bir dönüştür. | |
| 4: Doğrusu Biz; toprağın onlardan neleri eksilttiğini biliyoruz. Katımızda da her şeyi saklayan bir kitab vardır. | |
| 5: Hayır, onlar; hak kendilerine gelince onu yalanladılar. Şimdi de şaşırmış bir haldedirler. | |
| 6: Üstlerindeki göğe hiç bakmazlar mı? Onu nasıl bina etmiş ve nasıl donatmışız? Onda hiç bir çatlak da yoktur. | |
| 7: Yeryüzünü de döşedik ve ona sabit dağlar koyduk. Orada her türden güzel çiftler yetiştirdik. | |
| 8: Allah'a yönelen her kula öğüt ve ibret olsun diye. | |
| 9: Gökten bereketli bir su indirdik de onunla bahçeler ve biçilecek taneler bitirdik. | |
| 10: Ve birbiri üstüne dizilmiş tomurcuk yüklü yüksek hurma ağaçları. | |
| 11: Kullara rızık olması için. Ve onunla ölü bir beldeye can verdik. İşte çıkış da böyledir. | |
| 12: Onlardan önce Nuh kavmi, Ress halkı ve Semud da tekzib etmişti. | |
| 13: Ad, Firavun kavmi ve Lut'un kardeşleri de. | |
| 14: Eyke'liler ve Tübba kavmi de. Bunların her biri peygamberlerini yalanlamışlardı da tehdidim üzerlerine hak olmuştu. | |
| 15: Ya Biz ilk yaratışta güçsüz mü düştük? Hayır, onlar yeni bir yaratılıştan şüphe içindedirler. | |
| 16: Andolsun ki; insanı, Biz yarattık ve nefsinin kendisine ne fısıldadığını da biliriz. Biz, ona şah damarından daha yakınız. | |
| 17: Sağında ve solunda onunla beraber oturup amellerini tesbit eden iki de tesbit edici vardır. | |
| 18: O, bir söz atmaya dursun; mutlaka yanında hazır bir gözcü vardır. | |
| 19: Ölüm sarhoşluğu gerçekten geldi. İşte bu; senin öteden beri kaçıp durduğun şeydir. | |
| 20: Sur'a üfürülmüştür. İşte bu; geleceği vaadedilen gündür. | |
| 21: Her nefis, yanında bir sürücü ve şahidle gelir. | |
| 22: Andolsun ki; sen, bundan gaflette idin. İşte senin perdeni kaldırdık. Bugün artık görüşün keskindir. | |
| 23: Ona yakın olan dedi ki: İşte yanımda hazır olan şey. | |
| 24: Siz ikiniz, atın cehenneme; her inatçı kafiri; | |
| 25: Hayra bütün hızıyla engel olan azgın şüpheciyi. | |
| 26: Ki o; Allah'tan başka bir ilah edinmiştir. Haydi siz ikiniz, onu en şiddetli azabın içine atın. | |
| 27: Onun yakın dostu dedi ki: Rabbımız; onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklıktaydı. | |
| 28: Buyurdu ki: Benim katımda çekişmeyin. Size önceden tehdid göndermiştim. | |
| 29: Benim katımda söz değiştirilmez. Ve Ben, kullara asla zulmedici değilim. | |
| 30: O gün cehenneme: Doldun mu? deriz. O da: Daha var mı? der. | |
| 31: Cennet de takva sahiplerine yaklaştırılır. Zaten uzakta değildir. | |
| 32: İşte size vaadolunan budur. Ki o; daima Allah'a yönelen ve buyruklarına riayet eden, | |
| 33: Görmediği halde Rahman'dan korkan ve Allah'a yönelik bir kalb ile gelenlere. | |
| 34: Selemetle girin oraya. İşte bu, ebediyet günüdür. | |
| 35: Orada diledikleri onlarındır. Katımızda daha fazlası da var. | |
| 36: Biz; onlardan önce, kendilerinden daha kuvvetli olan ve diyar diyar dolaşan nice nesilleri yok etmişizdir. Kurtuluş var mı? | |
| 37: Muhakkak ki bunda; kalbi olan veya hazır bulunup da kulak veren kimseler için elbette bir öğüt vardır. | |
| 38: Andolsun ki; Biz, gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde yarattık. Ve Bize hiç bir yorgunluk da dokunmadı. | |
| 39: Ne derlerse sabret sen. Güneşin doğuşundan evvel ve batışından önce Rabbını hamd ile tesbih et. | |
| 40: Gecenin bir bölümünde ve secdelerinin ardından da O'nu tesbih et. | |
| 41: Bir münadinin yakın bir yerden çağıracağı güne, kulak ver. | |
| 42: O gün; bu sayhayı gerçekten işiteceklerdir. İşte bu, çıkış günüdür. | |
| 43: Muhakkak ki öldürecek de, diriltecek de Biziz Biz. Ve dönüş de ancak Bizedir. | |
| 44: O gün; yer yarılır, onlar çabucak çıkarlar. İşte bu, Bize göre kolay olan bir haşirdir. | |
| 45: Biz; onların dediklerini çok iyi biliriz. Sen, onların üstünde bir zorba değilsin. Tehdidimden korkacaklara Kur'an'la öğüt ver. | |