| Muhammed Esed Meali |
|
| 1: Kaf. Düşün bu yüce ve özlü Kuran'ı! | |
| 2: Onlar içlerinden bir uyarıcının kendilerine gelmesine şaştılar; ve bu hakikat inkarcıları: "Ne tuhaf bir şey bu!" diyorlar, | |
| 3: "Neden (ve nasıl olur da) biz öldükten ve toz toprak haline geldikten sonra (yeniden diriliriz)? Bu, gerçekleşmesi mümkün ve muhtemel olmayan bir dönüştür!" | |
| 4: Biz toprağın onların bedenlerini nasıl çürütüp yok ettiğini iyi biliriz, çünkü katımızda şaşmaz bir sicil vardır. | |
| 5: Buna rağmen onlar, (yeniden dirilmeyi inkar edenler,) ne zaman kendilerine tebliğ edildiyse hakikati yalanladılar; ve şimdi bir şaşkınlık içindeler. | |
| 6: Onlar tepelerindeki gökyüzüne hiç bakmıyorlar mı? Onu nasıl inşa ettik, güzelleştirdik ve nasıl bütün kusurlardan, eksikliklerden arındırdık? | |
| 7: Ve yeryüzü ki; Biz onu genişletip yaydık, üzerine sağlam dağlar yerleştirdik ve üstünde her cins güzel bitki yeşerttik, | |
| 8: isteyerek Allah'a yönelen her insana bir basiret ve uyarı vesilesi olarak. | |
| 9: Biz gökten bereketli bir su indiririz ve onunla bahçelerin yeşerip büyümesini sağlarız; ve ekin tarlalarının, | |
| 10: ve salkım salkım meyveleriyle uzun hurma ağaçlarının, | |
| 11: insanlara tahsis edilmiş rızk olarak; ve bun(lar)la ölü toprağa hayat veririz; işte (insanın) ölümden (sonra) yeniden vücuda gelmesi de böyle (olacak)tır. | |
| 12: Bu (şimdi yeniden dirilmeyi inkar ede)nlerden önce Nuh'un kavmi de bu hakikati yalanladı ve Ress ve Semud halkı da, | |
| 13: 'Ad, Firavun ve Lut'un kardeşleri, | |
| 14: ve (Medyen'in) yemyeşil vadilerinin sakinleri ve Tubbe' halkı. Onların hepsi elçileri yalanladılar; ve bunun üzerine (onları) uyardığım şey başlarına geldi. | |
| 15: O halde, Biz(im) yoktan var etme ile yorgun düş(tüğümüz nasıl düşün)ülebilir? Hayır, ama bazı insanlar yeni bir yaratma(nın mümkün olduğun)dan (hala) şüphe duymaktalar! | |
| 16: Gerçek şu ki, insanı yaratan Biziz ve onun iç benliğinin ona ne fısıldadığını Biz biliriz çünkü Biz ona şah damarından daha yakınız. | |
| 17: (Ve böylece,) ne zaman (tabiatında mevcut) iki eğilim, sağdan soldan çatışarak karşı karşıya gelseler, | |
| 18: insanın söylediği her şeyde yanıbaşında mutlaka bir gözetleyici bulunur. | |
| 19: Ve (sonra,) ölüm kabusu, kendisiyle beraber (asıl) gerçeği de ortaya koyacaktır -işte bu, (ey insan,) senin her zaman kaçtığın şeydir!- | |
| 20: ve (yeniden diriliş) suru, (sonunda) üflenecektir. İşte o, bir uyarının gerçek olacağı Gün'dür. | |
| 21: Her insan, (kendi geçmiş) iç dürtüleri ve vicdanı ile ortaya çıkacak, | |
| 22: (ve ona,) "Sen," (denilecek,) "bu (Hesap Günü)nü umursamıyordun, ama şimdi Biz senin (gözündeki) perdeni kaldırdık, bakışın bugün artık daha keskindir!" | |
| 23: Ve onun (kişiliğinin) bir parçası: "Her zaman benimle olan işte budur!" diyecek. | |
| 24: (Bunun üzerine Allah:) "Atın, atın cehenneme bütün (bu tür) inatçı hakikat düşmanlarını!" diye emredecek, | |
| 25: "Bu (her) hayra engel olanları, günahkar saldırganları (ve insanlar arasında) güvensizlik ve şüphe yayanları, | |
| 26: Allah'ın yanısıra başka ilahlar edinenleri. O halde atın bunları şiddetli azabın içine!" | |
| 27: İnsanın öteki kişiliği: "Ya Rabbi!" diyecek, "Onun aklını, bilincini kötülüğe bulaştıran ben değilim; (hayır,) ama o (kendi yüzünden) sapıklığa düştü!" | |
| 28: (Ve) Allah: "Benim önümde çekişmeyin (ey günahkarlar!)" diyecek, "Çünkü Ben sizi (bu Hesap Günü'ne karşı) uyarmıştım, | |
| 29: Benim verdiğim hüküm değişmeyecek; ve Ben kullarıma asla zulmetmem!" | |
| 30: O Gün, cehenneme: "Doldun mu?" diye soracağız; o, "(Hayır)" diyecek, "başka yok mu (bana göndereceğin)?" | |
| 31: (O Gün) cennet, Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyanların görüş sahasına getirilecek ve hiç uzaklaştırılmayacaktır; (ve onlara;) | |
| 32: "Size vaad edilen (yer) budur!" (denilecek,) -"Allah'a yönelen ve O'nu her zaman aklında tutanlara (vaad edilen)- | |
| 33: insan kavrayışının dışında olduğu halde Rahman'ın ürpertisini duyan ve pişmanlık dolu bir kalp ile (O'na) gelmiş olan (herkese). | |
| 34: Bu (cennete) huzur içinde girin; bu, ebedi hayatın başladığı Gündür!" | |
| 35: Onlar orada arzu ettikleri her şeye sahip olacaklar, ama (bilsinler ki) katımızda daha fazlası da var. | |
| 36: Bu (gün hakikati inkar ede)nlerden önce -onlardan çok daha güçlü olan- kaç nesli yok ettik ama (her ne zaman azabımız başlarına geldiyse) yeryüzünde gezginler gibi dolaşıp sığınacak bir yer aradılar. | |
| 37: Bunda şüphesiz kalpleri açık olanlar, (yani) uyanık bir zihinle kulak verenler için bir uyarı vardır; | |
| 38: ve Bizim gökleri ve yeri ve aralarındaki her şeyi altı devrede yarattığ(ımızı) ve bizi hiçbir yorgunluğun etkilemedi(ğini bilenler için). | |
| 39: O halde (ey müminler!) Onların söyleyebilecekleri her şeye karşı sabırlı olun ve güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbinizin sınırsız ihtişamını yüceltin ve hamd edin! | |
| 40: Geceleri ve her namazın sonunda O'nun şanını yüceltin. | |
| 41: Ve (ölüm) çağrısında bulunan Allah'ın (sizi) yakından çağıracağı o Güne (daima) kulak verin; | |
| 42: (ve kendi kendinize düşünün) bütün (insanoğlunun) nihai çağrıyı gerçekten duyacağı Gün(ü), (ölümden) hayata dönecekleri Günü. | |
| 43: Gerçek şu ki, hayat veren ve ölümü getiren Biziz; her yol, Bizim katımızda menziline varır, | |
| 44: Onlar (Allah'ın hükmüne doğru hızla) koşarken yeryüzünün çepeçevre yarılıp parçalanacağı Gün, bu toplanma, Bizim için kolay olacaktır. | |
| 45: Biz onların, (o yeniden dirilmeyi inkar edenlerin) ne söylediklerini iyi biliyoruz; ve sen onları hiçbir şekilde (inanmaya) zorlayamazsın. Ama sen yine de Benim uyarımdan korkabileceklere bu Kuran aracılığıyla hatırlatmada bulun. | |