| Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
|
| 1: Şüphe yok ki biz, onlara elemli bir azap gelmeden korkut kavmini diye göndermiştik Nûh'u, kavmine. | |
| 2: Demişti ki: Ey kavmim, ben, sizi apaçık bir korkutucuyum. | |
| 3: Gayrı kulluk edin Allah'a ve çekinin ondan ve itâat edin bana da. | |
| 4: Suçlarınızı yarlıgasın ve sizi, muayyen bir vakte dek geciktirsin. Şüphe yok ki Allah'ın takdîr ettiği vakit geldi mi gecikmesine imkân yoktur eğer biliyorsanız. | |
| 5: Rabbim demişti, ben kavmimi gece ve gündüz çağırdım. | |
| 6: Benim çağırmam, ancak onların kaçmasını arttırdı. | |
| 7: Ve gerçekten de ben, onları, sen yarlıgayasın, suçlarını örtesin diye ne vakit çağırdıysam parmaklarıyla kulaklarını tıkadılar ve elbiselerine büründüler ve ısrâr ettiler ve ululandıkça ululanmaya kalkıştılar. | |
| 8: Sonra onları, gerçekten de yüksek sesle çağırdım. | |
| 9: Sonra açığa vurup yaydım onlara ve gizlice konuştum, davet ettim onları da. | |
| 10: Dedim ki: Rabbinizden yarlıganma dileyin, şüphe yok ki o, bütün suçları, tamâmıyla örter. | |
| 11: Size gökten faydalı ve bol yağmurlar yollar. | |
| 12: Ve size, mallar, oğullar vererek yardım eder ve size bağlar, bahçeler halk eder ve ırmaklar yaratır. | |
| 13: Ne oldu size ki Allah'ın, büyük, ulu ve şerefli bir mâbûd olduğunu ummuyorsunuz? | |
| 14: Ve halbuki o, sizi halden hâle koyarak halk etmiştir. | |
| 15: Görmez misiniz Allah, nasıl da gökleri yedi kat yaratmıştır. | |
| 16: Ve o göklerde, aya bir ışık vermiş ve güneşi de, her yanı aydınlatan bir çırağ olarak halk etmiştir. | |
| 17: Ve Allah, yeryüzünden size nebatlar bitirmiştir. | |
| 18: Sonra da sizi gene oraya yollar ve oradan çıkarır. | |
| 19: Ve Allah, yeryüzünü size bir döşeme, bir yaygı olarak yaratmıştır. | |
| 20: Oradaki geniş geniş yollara dalıp gidin diye. | |
| 21: Nûh demişti ki: Rabbim, şüphe yok ki onlar, bana isyân ettiler ve malı ve evlâdı, ancak ziyanını arttırıp duran kişiye uydular. | |
| 22: Ve pek büyük düzenler kurmaya giriştiler. | |
| 23: Ve sakın dediler, mâbutlarınızı bırakmayın, hele ne Vedd'i bırakın, ne Suvâ'ı, ne de Yaguus'u ve Yaûk'u ve Nesr'i. | |
| 24: Ve andolsun ki bunlar, birçok kişileri doğru yoldan çıkardılar ve zâlimlerin, ancak sapıklığını arttır. | |
| 25: Suçları yüzünden de bunlar, sulara boğuldular da ateşe atıldılar, derken Allah'tan başka bir yardımcı da bulamadılar. | |
| 26: Ve Nûh, demişti ki: Rabbim, yeryüzünde kâfirlerden bir tek kişi bile bırakma. | |
| 27: Şüphe yok ki onları bırakacak olursan kullarını yoldan çıkarırlar ve ancak gerçekten sapan ve iyiden iyiye kâfir olan evlâtlar yetiştirirler. | |
| 28: Rabbim, benim suçlarımı ört ve anamın, babamın ve inanarak evime kimler girdiyse onların ve erkek, kadın bütün inananların suçlarını ve zâlimleri de ancak mahvet, helâk vesîlelerini arttır onların. | |