| Edip Yüksel Meali |
|
| 1: Kaçınılmaz olay gerçekleştiği zaman, | |
| 2: Onun gerçekleşmesini artık yalanlayan çıkmaz. | |
| 3: O alçaltıcıdır, yücelticidir. | |
| 4: Yerin sallanıp sarsılacağı, | |
| 5: Ve dağların paramparça edileceği zaman, | |
| 6: Artık o toz duman haline gelmiştir. | |
| 7: Sizler de üç bölüme ayrılırsınız. | |
| 8: Mutlular ne kadar da mutludurlar! | |
| 9: Mutsuzlar ne kadar da mutsuzdurlar! | |
| 10: Bir de ileri geçen öncü elitler vardır. | |
| 11: Onlar (Tanrı'ya) yaklaştırılanlardır. | |
| 12: Nimet cennetlerinde (bahçelerinde)... | |
| 13: Onların büyük bir kısmı önceki nesillerden, | |
| 14: Küçük bir kısmı da sonraki nesillerdendir. | |
| 15: Lüks mobilyalar üzerinde, | |
| 16: Karşılıklı yaslanmışlardır. | |
| 17: Onlara ölümsüz gençler servis yaparlar. | |
| 18: Kaynaktan doldurulmuş bardaklar, sürahiler ve kadehlerle. | |
| 19: Ne ara verirler ne de yorulurlar. | |
| 20: Ve beğendikleri meyveler... | |
| 21: Canlarının çektiği kuş etleri... | |
| 22: Güzel eşler... | |
| 23: Korunmuş inciler gibi... | |
| 24: Yapmış olduklarına bir karşılık olarak verilir. | |
| 25: Orada ne bir saçmalık, ne de günaha sokan bir söz işitmezler. | |
| 26: Sadece, 'Selam, selam,' derler. | |
| 27: Sağ tarafta olanlar sağ tarafta olacaklar! | |
| 28: Dikensiz meyve ağaçları, | |
| 29: Salkımları sarkmış muz ağaçları, | |
| 30: Uzamış gölgeler, | |
| 31: Fışkıran sular, | |
| 32: Ve bol meyveler içindedirler. | |
| 33: Bunlar ne tükenirler, ne de yasak edilirler! | |
| 34: Ve onlar yükseltilmiş mobilyalar üzerindedirler. | |
| 35: Biz kadınları yeniden biçimlendirdik. | |
| 36: Onları, gençleştirdik. | |
| 37: Mükemmel biçimde eşlenmişlerdir. | |
| 38: Sağ tarafta olanlar içindir. | |
| 39: Onların bir çoğu önceki nesillerdendir. | |
| 40: Onların bir çoğu da sonraki nesillerdendir. | |
| 41: Sol tarafta bulunanlar, sol tarafta olacaklardır. | |
| 42: İşleyen ve kaynayan bir azap içindedirler. | |
| 43: Sıcak gölgeler altındadırlar. | |
| 44: Ne soğuktur, ne de yararlı. | |
| 45: Bundan önce onlar konfor içinde şımarmışlardı. | |
| 46: Büyük günahı işlemekte direniyorlardı. | |
| 47: Diyorlardı ki, 'Biz öldükten, toz ve kemiğe dönüştükten sonra mı diriltileceğiz?' | |
| 48: 'Önceki atalarımız da mı?' | |
| 49: De ki, 'Öncekiler de, sonrakiler de.' | |
| 50: 'Bilinen günün buluşma anı için toplanacaklardır.' | |
| 51: 'Sonra da siz, ey sapıtmışlar, ey yalanlayıcılar,' | |
| 52: 'Zakkum ağacından yiyeceksiniz.' | |
| 53: 'Onunla karnınızı dolduracaksınız.' | |
| 54: 'Ve üzerine kaynar su içeceksiniz.' | |
| 55: 'Susamış devenin içişi gibi içeceksiniz.' | |
| 56: Yargı gününde işte böyle ağırlanacaklardır. | |
| 57: Sizi biz yarattık, doğrulamanız gerekmez miydi? | |
| 58: Attığınız meniye dikkat ettiniz mi? | |
| 59: Siz mi onu yaratıyorsunuz, yoksa biz mi yaratıyoruz? | |
| 60: Aranızda ölümünüzü önceden biz belirledik. Kimse bizi engelleyemez: | |
| 61: Sizi başka nesillerle değiştirmekten, yahut sizi bilmediğiniz bir biçimde yaratmaktan.... | |
| 62: İlk yaratılışı biliyorsunuz. Öğüt almalı değil misiniz? | |
| 63: Ektiğinize dikkat ettiniz mi? | |
| 64: Siz mi onu yetiştiriyorsunuz, yoksa biz mi? | |
| 65: Dileseydik onu samana çevirirdik de siz şaşardınız: | |
| 66: 'Borca girdik.' | |
| 67: 'Doğrusu, yoksun bırakıldık.' | |
| 68: İçmekte olduğunuz suya dikkat ettiniz mi? | |
| 69: Onu bulutlardan siz mi indiriyorsunuz, yoksa biz mi? | |
| 70: Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmez misiniz? | |
| 71: Yakmakta olduğunuz ateşe dikkat ettiniz mi? | |
| 72: Onun ağacını siz mi başlattınız, yoksa biz mi başlatmaktayız? | |
| 73: Kullananlar için biz onu bir ibret ve yararlı yaptık. | |
| 74: Öyleyse Büyük Rabbinin ismini yücelt. | |
| 75: Yıldızların yerlerine yemin ederim. | |
| 76: Onun ne büyük bir yemin olduğunu bir bilseniz! | |
| 77: Bu, onurlu bir Kuran'dır. | |
| 78: Gizli bir kitaptadır. | |
| 79: Onu ancak temizler kavrayabilir. | |
| 80: Evrenlerin Rabbinden indirilmiştir. | |
| 81: Siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz? | |
| 82: İnkar etmeyi iş mi ediniyorsunuz? | |
| 83: Ya can boğaza dayandığı zaman? | |
| 84: O anda siz bakınmaktasınız. | |
| 85: Biz ona (can çekişene) sizden daha yakınız; ancak siz göremezsiniz. | |
| 86: Yaptığınızın karşılığını görmeyeceğiniz doğruysa, | |
| 87: Onu geri çevirsenize, eğer doğru sözlü iseniz? | |
| 88: Ancak o, (bana) yaklaştırılanlardan ise- | |
| 89: o zaman neşe, çiçekler ve nimet cennetleri... | |
| 90: O, sağda olanlardan ise, | |
| 91: 'Sana sağdakilerden selam olsun!' | |
| 92: Ama o yalanlayan sapıklardan ise- | |
| 93: kaynar sudan bir ağırlanma- | |
| 94: ve cehennemde yanma... | |
| 95: Mutlak gerçek budur. | |
| 96: Öyleyse Büyük Rabbinin ismini yücelt | |