| Ömer Öngüt Meali | 	
	  |  
 | 1: Kıyamet koptuğu zaman. | 	  |  
 | 2: Onun vukuunu yalanlayacak hiç kimse yoktur. | 	  |  
 | 3: O alçaltıcı, yükselticidir. | 	  |  
 | 4: Yer şiddetle sarsıldığı zaman! | 	  |  
 | 5: Dağlar parçalandığı zaman! | 	  |  
 | 6: Dağılıp toz duman haline geldiği zaman! | 	  |  
 | 7: Ve sizler üç sınıf olduğunuz zaman! | 	  |  
 | 8: Sağın adamları, ne uğurludurlar onlar! | 	  |  
 | 9: Solun adamları, ne uğursuzdurlar onlar! | 	  |  
 | 10: Hayır yarışlarında tâ öne geçip kazananlar. | 	  |  
 | 11: İşte onlar (Allah'a en çok) yaklaştırılmış olanlardır. | 	  |  
 | 12: Naîm cennetindedirler. | 	  |  
 | 13: Onların büyük bir kısmı eski ümmetlerdendir. | 	  |  
 | 14: Bir kısmı da sonrakilerdendir. | 	  |  
 | 15: Altın ve mücevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler. | 	  |  
 | 16: Onların üzerine karşılıklı olarak yaslanırlar. | 	  |  
 | 17: Etraflarında ölümsüz gençler dolaşır. | 	  |  
 | 18: Akıp giden şarap kaynağından doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle. | 	  |  
 | 19: Bu şaraptan ne başları ağrıtılır ne de akılları giderilir. | 	  |  
 | 20: Beğendikleri meyveler. | 	  |  
 | 21: Canlarının çektiği kuş etleri. | 	  |  
 | 22: Onlar için ceylan gözlü huriler vardır. | 	  |  
 | 23: Gün görmemiş inciler gibi. | 	  |  
 | 24: İşledikleri amellerine karşılık olarak. | 	  |  
 | 25: Orada boş ve günaha sokacak bir söz duymazlar. | 	  |  
 | 26: Sadece selâma karşılık selâm sözü işitirler. | 	  |  
 | 27: Defterleri sağdan verilenler, ne mutlu o sağcılara! | 	  |  
 | 28: Onlar dikensiz kirazlar, | 	  |  
 | 29: Salkımları sarkmış muz ağaçları, | 	  |  
 | 30: Uzamış gölgeler altındadırlar. | 	  |  
 | 31: Çağlayarak akan sular kenarlarındadırlar. | 	  |  
 | 32: Bol meyveler arasında, | 	  |  
 | 33: Bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen. | 	  |  
 | 34: Ve yüksek döşekler üzerindedirler. | 	  |  
 | 35: Biz onları (cennete giren kadınları) yepyeni bir yaratılışla yaratmışızdır. | 	  |  
 | 36: Böylece onları hep bakire kızlar yapmışızdır. | 	  |  
 | 37: Eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta nâzeninler kılmışızdır. | 	  |  
 | 38: Bütün bunlar Ashab-ı yemin (sağcılar) içindir. | 	  |  
 | 39: Onların bir çoğu önceki ümmetlerdendir. | 	  |  
 | 40: Bir çoğu da sonrakilerdendir. | 	  |  
 | 41: Amel defterleri soldan verilenler! Onlar ne uğursuzdurlar! | 	  |  
 | 42: İnsanın içine işleyen ateşin alevi ve kaynar su içindedirler. | 	  |  
 | 43: Onlar kapkara dumandan bir gölge altındadırlar. | 	  |  
 | 44: Ki ne serindir, ne de hoş! | 	  |  
 | 45: Çünkü onlar bundan önce (dünyada iken) varlık içinde şımartılmışlardı. | 	  |  
 | 46: Büyük günah işlemekte direnir dururlardı. | 	  |  
 | 47: Ve diyorlardı ki: "Öldüğümüzde, toprak ve kemik yığını olduğumuzda mı, biz mi tekrar dirileceğiz?" | 	  |  
 | 48: "Önce gelip geçmiş atalarımız da mı?" | 	  |  
 | 49: De ki: "Hem öncekiler, hem sonrakiler. " | 	  |  
 | 50: "Bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır. " | 	  |  
 | 51: Sonra siz ey sapıklar, yalanlayıcılar! | 	  |  
 | 52: Doğrusu siz zakkum ağacından yiyeceksiniz. | 	  |  
 | 53: Karınlarınızı onunla doyuracaksınız. | 	  |  
 | 54: Üzerine de kaynar su içeceksiniz. | 	  |  
 | 55: Hem de susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz. | 	  |  
 | 56: Ceza gününde işte onlar böyle ağırlanacaklardır. | 	  |  
 | 57: Ey inkâr edenler! Sizi biz yarattık. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz? | 	  |  
 | 58: Gördünüz mü (rahimlere) akıttığınız meniyi? | 	  |  
 | 59: Onu (siz mi düzgün bir insan sûretine getirip) yaratıyorsunuz, yoksa yaratanlar biz miyiz? | 	  |  
 | 60: Aranızda ölümü takdir eden biziz ve biz önüne geçilebileceklerden değiliz. | 	  |  
 | 61: Sizi ortadan kaldırıp da sizin yerinize benzerlerinizi getirmeye ve sizi bilmeyeceğiniz bir biçimde yaratmaya da gücümüz yeter. | 	  |  
 | 62: Her halde ilk yaratılışınızı bilirsiniz, (fakat tekrar yaratılacağınızı) düşünmeli değil misiniz? | 	  |  
 | 63: Şimdi bana ekmekte olduğunuz (tohum işini) haber verin! | 	  |  
 | 64: Onu yerden siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitirenler biz miyiz? | 	  |  
 | 65: Eğer isteseydik onu (o ekini tohumsuz) bir ot kırıntısı yapardık da siz şaşakalırdınız. | 	  |  
 | 66: (O zaman şöyle derdiniz): "Doğrusu biz çok zarara uğratıldık. " | 	  |  
 | 67: "Hatta umduğumuzdan mahrum kaldık. " | 	  |  
 | 68: İçmekte olduğunuz suyu da söyleyin bana! | 	  |  
 | 69: Onu buluttan indiren siz misiniz, yoksa indirenler biz miyiz? | 	  |  
 | 70: Eğer dileseydik, onu (içilmeyecek) tuzlu bir su yapardık. Hâlâ şükretmez misiniz? | 	  |  
 | 71: Söyleyin şimdi bana, çakmakta olduğunuz ateşi! | 	  |  
 | 72: Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa biz miyiz yaratan? | 	  |  
 | 73: Biz onu bir ibret ve çöl yolcuları için bir fayda yaptık. | 	  |  
 | 74: Çok büyük olan Rabbinin adını tesbih et! | 	  |  
 | 75: Hayır! Yıldızların yerleri üzerine andolsun ki! | 	  |  
 | 76: Bu, eğer bilirseniz, gerçekten büyük bir yemindir. | 	  |  
 | 77: Muhakkak ki o, elbette çok şerefli bir Kur'an'dır. | 	  |  
 | 78: Koruma altında olan bir kitaptadır. | 	  |  
 | 79: Temizlenmiş olanlardan başkası ona el süremez. | 	  |  
 | 80: Âlemlerin Rabbinden indirilmiştir. | 	  |  
 | 81: Şimdi siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz? | 	  |  
 | 82: Rızkınıza karşılık şükrü, onu yalanlamakla mı yerine getiriyorsunuz? | 	  |  
 | 83: Can boğaza dayandığında, | 	  |  
 | 84: Siz (o can çekişen kimseye) bakar durursunuz. | 	  |  
 | 85: Biz ona sizden yakınız, fakat siz görmezsiniz. | 	  |  
 | 86: Eğer siz hesap ve ceza görmeyecekseniz, | 	  |  
 | 87: Onu (çıkmak üzere olan canı) geri çevirsenize! İddiânızda doğru sözlü iseniz. | 	  |  
 | 88: O (ölen kişi Allah'a) yaklaştırılanlardan ise, | 	  |  
 | 89: Ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti var. | 	  |  
 | 90: Eğer sağcılardan ise, | 	  |  
 | 91: "Ey sağcı! Sağcılardan sana selâm!" denir. | 	  |  
 | 92: Amma yalanlayıcı sapıklardan ise, | 	  |  
 | 93: İşte ona kaynar sudan bir ziyafet, | 	  |  
 | 94: Ve cehenneme atılma vardır. | 	  |  
 | 95: Kesin gerçek budur işte. | 	  |