| Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) Meali | 	
	  |  
 | 1: (Gerçekleşecek) Kıyamet! | 	  |  
 | 2: Nedir, o Kıyamet? | 	  |  
 | 3: Gerçekleşenin (Kıyametin) ne olduğunu sen nerden bileceksin? | 	  |  
 | 4: Semûd ve Âd, kapılarını çalacak olan o felaketi yalan saymışlardı. | 	  |  
 | 5: Semûd kavmi korkunç bir sesle yok edildi. | 	  |  
 | 6: Âd kavmi ise gürültülü ve azgın bir fırtına ile yok edildiler. | 	  |  
 | 7: Allah o fırtınayı üzerlerine yedi gece sekiz gündüz musallat etmişti. Öyle ki, o kavmi içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş halde görürdün. | 	  |  
 | 8: Bak şimdi görebilir misin onlardan bir kalıntı? | 	  |  
 | 9: Firavun, ondan öncekiler ve altı üstüne getirilen beldeler de hep o hatayı işleyegeldiler. | 	  |  
 | 10: Hep Rablerinin elçilerine karşı geldiler. O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıverdi. | 	  |  
 | 11: Kuşkusuz, sular kabarınca sizi gemide biz taşıdık. | 	  |  
 | 12: Onu size bir ibret yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye. | 	  |  
 | 13: Sûr'a bir tek üfleme üflendiği, | 	  |  
 | 14: Arz ve dağlar yerlerinden kaldırılıp şiddetle birbirine çarpılarak darmadağın olduğu zaman, | 	  |  
 | 15: İşte o gün olacak olur. | 	  |  
 | 16: O gün gök yarılmış, sarkmıştır. | 	  |  
 | 17: Melekler de onun etrafındadır, O gün Rabbinin Arşını bunların da üstünde sekiz melek yüklenir. | 	  |  
 | 18: O gün (hesap için Allah'a) arz olunursunuz, öyle ki gizli bir haliniz kalmaz. | 	  |  
 | 19: Kitabı sağından verilen, «alın okuyun kitabımı..» | 	  |  
 | 20: «Çünkü ben hesabıma kavuşacağımı sezmiştim» der. | 	  |  
 | 21: Artık o hoşnut bir hayattadır. | 	  |  
 | 22: Yüksek bir cennettedir. | 	  |  
 | 23: Ki o cennetin meyveleri sarkmıştır. | 	  |  
 | 24: «Geçmiş günlerde yaptığınız işlerden ötürü afiyetle yeyin, için.» (denir). | 	  |  
 | 25: Kitabı sol tarafından verilen ise der ki: «Keşke kitabım verilmeseydi de, | 	  |  
 | 26: Hesabımın ne olduğunu bilmeseydim, | 	  |  
 | 27: Ne olurdu o ölüm, iş bitirici olsaydı. | 	  |  
 | 28: Malım bana hiç fayda vermedi. | 	  |  
 | 29: Gücüm de benden yok olup gitti.» | 	  |  
 | 30: (Zebanilere şöyle denir): «Onu yakalayın da bağlayın.» | 	  |  
 | 31: «Sonra cehenneme atın onu.» | 	  |  
 | 32: «Sonra da boyu yetmiş arşın zincir içerisinde onu oraya sokun.» | 	  |  
 | 33: Çünkü o, büyük Allah'a inanmıyordu. | 	  |  
 | 34: Yoksula yedirmeye teşvik etmiyordu. | 	  |  
 | 35: Bu sebeple bugün burada onun candan bir dostu yoktur. | 	  |  
 | 36: Bir irinden başka yiyecek de yok. | 	  |  
 | 37: Onu günahkârlardan başkası yemez. | 	  |  
 | 38: Andolsun gördüklerinize, | 	  |  
 | 39: Ve görmediklerinize.. | 	  |  
 | 40: Kuşkusuz Kur'ân, şerefli bir peygamberin (Allah'tan) getirdiği sözdür. | 	  |  
 | 41: O bir şair sözü değildir, siz çok az inanıyorsunuz. | 	  |  
 | 42: Bir kâhin sözü de değildir, ne de az düşünüyorsunuz! | 	  |  
 | 43: O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir. | 	  |  
 | 44: O, bize isnâden bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı, | 	  |  
 | 45: Elbette biz onu bundan dolayı kuvvetle yakalardık. | 	  |  
 | 46: Sonra da onun şah damarını keser atardık. | 	  |  
 | 47: O vakit sizden hiçbiriniz ona siper de olamazdınız. | 	  |  
 | 48: O hiç kuşkusuz, takva sahipleri için unutulmayacak bir öğüttür . | 	  |  
 | 49: Bununla beraber biz biliyoruz ki sizden inanmayanlar var. | 	  |  
 | 50: Kuşkusuz bu Kur'ân kafirler için bir pişmanlık vesilesidir. | 	  |  
 | 51: Gerçekten o, şüphe götürmez bir bilgidir. | 	  |  
 | 52: O halde, haydi tesbih et Rabbinin yüce ismiyle. | 	  |