| Muhammed Esed Meali | 	
	  |  
 | 1: Olacak olanın gerçekleşmesi! | 	  |  
 | 2: Ne korkunçtur (inanmayanlar için) başa gelecek olanın gerçekleşmesi! | 	  |  
 | 3: Bilir misin, nedir, başa gelecek olanın gerçekleşmesi? | 	  |  
 | 4: Semud ve 'Ad (kabileleri), o ani felaket (haberlerin)i yalanladılar! | 	  |  
 | 5: Semud mu? Onlar şiddetli bir (yer) sarsıntı(sı) ile yok edildi; | 	  |  
 | 6: 'Ad ise öfkeli bir kasırga ile yok olup gitti, | 	  |  
 | 7: Allah, onların (kökünü kurutmak üzre,) üzerlerinde o kasırgayı yedi gece sekiz gün estirdi; öyle ki insanların (kökünden çıkarılmış) hurma kütükleri gibi yere yıkıldıklarını gözünde canlandırabilirsin. | 	  |  
 | 8: şimdi onlardan geriye kalan bir iz görüyor musun? | 	  |  
 | 9: Bir de Firavun vardı; ve ondan önce yaşamış (birçok)ları, altüst olmuş şehirler (onların hepsi) günah üstüne günah işlemişlerdi; | 	  |  
 | 10: ve Rablerinin (gönderdiği) elçilere isyan etmişlerdi. Allah şiddetli bir ceza darbesi ile onların hesabını gördü! | 	  |  
 | 11: (Ve) bakın: (Nuh tufanının) suları bütün bentleri aşıp patladığında sizi o gemi ile Biz (güvenli bölgelere) taşıdık, | 	  |  
 | 12: ki bütün bunları size (kesintisiz) bir uyarı haline getirelim ve her uyanık ve duyarlı kulak onu bilinçle algılayabilsin. | 	  |  
 | 13: O halde, (Son Saat'i gözünün önüne getir,) (hesap vakti) Sur'u(nun) bir tek üflemeyle ses verdiği, | 	  |  
 | 14: yeryüzü(nün) ve dağlar(ın) bir tek darbe ile yerlerinden sökülüp parçalandıkları (anı)! | 	  |  
 | 15: İşte böyle, olup bitmesi gereken o Gün olup bitecek; | 	  |  
 | 16: ve gök yarılıp parçalanacak -çünkü o Gün zayıf ve güçsüz düşecek-; | 	  |  
 | 17: ve melekler onun başlarında (duracak); ve onların da üstünde, o Gün sekiz(i) Rabbinin kudret ve egemenlik tahtını taşıyacak. | 	  |  
 | 18: O Gün hesaba çekileceksiniz. En gizli işiniz (bile) gizli kalmayacak. | 	  |  
 | 19: Sicili sağ eline tutuşturulan, haykıracak: "Gelin, hepiniz gelin! Şu sicilimi okuyun! | 	  |  
 | 20: Zaten (bir gün) hesabımın önüme konulacağını bilmiştim!" | 	  |  
 | 21: Ve o, kendini böylece mutlu bir hayatın içinde bulacak, | 	  |  
 | 22: yüce bir cennette, | 	  |  
 | 23: (yaptıklarının) meyvelerine kolayca ulaşabileceği. | 	  |  
 | 24: (Ve böylece kutsanan herkese,) "Geçip gitmiş günlerde ilerisi için yaptığınız bütün (güzel işler)e karşılık neşe ile yiyip için!" (denilecek.) | 	  |  
 | 25: Sicili sol eline tutuşturulana gelince, "Eyvah!" diye feryad edecek, "Keşke sicilim bana gösterilmeseydi, | 	  |  
 | 26: ve (keşke) şu hesabımı görmemiş olsaydım! | 	  |  
 | 27: Keşke bu (ölümüm) benim sonum olsaydı! | 	  |  
 | 28: (Şimdiye kadar) sahip olduğum şeylerin bana hiçbir faydası olmadı, | 	  |  
 | 29: (ve) bütün tartışma ve karşı koyma gücüm elimden kayıp gitti!" | 	  |  
 | 30: (Daha sonra,) "Onu yakalayıp bağlayın!" (diye emredilir,) | 	  |  
 | 31: "Ve sonra cehenneme atın, | 	  |  
 | 32: ve sonra (kendisi gibi suçluların bağlandığı) bir zincire bağlayın, uzunluğu yetmiş arşın olan (bir zincire): | 	  |  
 | 33: çünkü o, yüce Allah'a inanmadı, | 	  |  
 | 34: ve ihtiyaç içinde olanları yedirip içirmek için hiçbir istek ve kararlılık duymadı: | 	  |  
 | 35: bundan dolayı bugün ne bir dostu var, | 	  |  
 | 36: ne de pislikten başka bir yiyeceği, | 	  |  
 | 37: suçlulardan başkasının yemediği bir yiyecek!" | 	  |  
 | 38: Evet! Görebildiğiniz her şeyi tanıklığa çağıracağım; | 	  |  
 | 39: ve bütün göremediklerinizi! | 	  |  
 | 40: Bakın, bu (Kuran) gerçekten şerefli bir Elçi'nin (vahyedilmiş) sözüdür, | 	  |  
 | 41: ve o, inanmaya ne kadar az (eğilimli) olsanız da bir şair sözü değildir; | 	  |  
 | 42: ve ders almaya ne kadar az (hazır olsanız) da bir kahin sözü de değildir: | 	  |  
 | 43: (o) bütün alemlerin Rabbinden bir vahiy(dir). | 	  |  
 | 44: Şimdi o, (kendisine bunu emanet ettiğimiz kişi,) (kendi) sözlerinden bir kısmını Bize isnad etmeye kalkışsaydı, | 	  |  
 | 45: o'nu sağ elinden yakalardık; | 	  |  
 | 46: ve şah damarını keserdik; | 	  |  
 | 47: ve hiç biriniz o'nu koruyamazdı! | 	  |  
 | 48: Gerçek şu ki bu (Kuran), Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyan herkes için bir öğüt ve uyarıdır. | 	  |  
 | 49: Ve bakın, içinizde onu yalanlayacakların bulunduğunu iyi biliriz: | 	  |  
 | 50: ama bu (red), şüphesiz, (Allah'ın vahyinin) doğruluğu(nu) inkar edenler için acı bir pişmanlık kaynağı olacaktır, | 	  |  
 | 51: çünkü o, mutlak hakikattir! | 	  |  
 | 52: Öyleyse, kudret sahibi Rabbinin ismini yücelt! | 	  |