| Edip Yüksel Meali | 	
	  |  
 | 1: HH. M. | 	  |  
 | 2: Apaçık olan bu kitaba andolsun. | 	  |  
 | 3: Biz uyarmak için onu kutlu bir gecede indirdik. | 	  |  
 | 4: Onda tüm bilgelik işleri belirlenir. | 	  |  
 | 5: Katımızdan bir buyruktur; biz elçiler göndeririz. | 	  |  
 | 6: Rabbinden bir rahmet olarak. O İşitendir, Bilendir. | 	  |  
 | 7: Göklerin, yerin ve aralarındakilerin Rabbidir. Kesin bir inanca sahipseniz... | 	  |  
 | 8: O'ndan başka tanrı yoktur. Yaşatır ve öldürür. Sizin de, önceki atalarınızın da Rabbidir. | 	  |  
 | 9: Doğrusu, onlar bir kuşku içinde oynamaktadırlar. | 	  |  
 | 10: Göğün apaçık bir dumanı getireceği günü gözetle. | 	  |  
 | 11: İnsanları çepeçevre saracaktır; bu acı bir azaptır. | 	  |  
 | 12: 'Rabbimiz, bizden bu azabı kaldır; biz inanıyoruz.' | 	  |  
 | 13: Mesaja aldırış etmediler. Halbuki kendilerine apaçık bir elçi gelmişti. | 	  |  
 | 14: Sonra ondan yüz çevirdiler ve, 'Öğrenim görmüş bir deli!' dediler. | 	  |  
 | 15: Biz azabı birazcık kaldıracağız; ama siz yine döneceksiniz. | 	  |  
 | 16: Asıl o büyük yakalama ile yakaladığımızda öc alırız. | 	  |  
 | 17: Onlardan önce Firavun'un halkını sınamıştık; onlara şerefli bir elçi gitmişti: | 	  |  
 | 18: 'Ey ALLAH'ın kulları, bana kulak verin. Ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.' | 	  |  
 | 19: 'ALLAH'a karşı ululanmayın. Ben size apaçık bir delille gelmiş bulunuyorum.' | 	  |  
 | 20: 'Sizin beni taşlamanızdan, benim Rabbime ve sizin Rabbinize sığınıyorum.' | 	  |  
 | 21: 'Bana inanmıyorsanız, bari beni yalnız bırakın.' | 	  |  
 | 22: Ve, 'Bunlar suçlu bir topluluk,'diye Rabbine yalvardı. | 	  |  
 | 23: 'Kullarımla geceleyin yola çık. Siz izleniyorsunuz.' | 	  |  
 | 24: 'Denizi yarılmış olarak terket. Onlar boğulmaya mahkum bir ordudur.' | 	  |  
 | 25: Onlar geride neler bırakmışlardı: Bahçeler, pınarlar, | 	  |  
 | 26: Ekinler ve yüksek makamlar, | 	  |  
 | 27: Ve içinde sefa sürdükleri nice nimetler... | 	  |  
 | 28: Böylece hepsini başka bir topluluğa miras bıraktık. | 	  |  
 | 29: Ne gök ve ne de yer onlara ağladı; ertelenmediler de. | 	  |  
 | 30: İsrailoğullarını alçaltıcı zulümden kurtarmıştık; | 	  |  
 | 31: Firavun'dan. O, azgın bir diktatör idi. | 	  |  
 | 32: Tüm halkın arasından özellikle onları seçtik. | 	  |  
 | 33: Ve onlara, açık bir sınav olarak mucizeler verdik. | 	  |  
 | 34: Şunlar da diyorlar ki: | 	  |  
 | 35: 'Sadece bir kez ölürüz; dirilecek değiliz.' | 	  |  
 | 36: 'Doğru sözlüler iseniz, atalarımızı geri getirin.' | 	  |  
 | 37: Onlar mı, yoksa Tubba' halkı ve onlardan öncekiler mi daha iyidir? Suçlu oldukları için onları yok etmiştik. | 	  |  
 | 38: Biz, gökler, yer ve aralarındakileri oyun eğlence için yaratmadık. | 	  |  
 | 39: Biz onları ancak belli bir amaca göre yarattık. Ne var ki onların çoğu bilmezler. | 	  |  
 | 40: Hepsi Karar Günü topluca buluşacaklardır. | 	  |  
 | 41: O gün dost, dostunu hiç bir şeyden koruyamaz ve yardım da görmezler. | 	  |  
 | 42: Yalnız ALLAH'ın merhamet ettikleri hariç. O Üstündür, Rahimdir. | 	  |  
 | 43: Elbette, zakkum ağacı | 	  |  
 | 44: Günahkarın yiyeceğidir. | 	  |  
 | 45: Derişik asit gibi ve midelerde kaynayacaktır | 	  |  
 | 46: Sıcak suyun kaynaması gibi. | 	  |  
 | 47: Onu yakalayın ve cehennemin ortasına sürükleyin. | 	  |  
 | 48: Sonra başına kaynar su azabından dökün. | 	  |  
 | 49: 'Tad bakalım; sen çok üstün ve şerefliydin!' | 	  |  
 | 50: 'Bu, işte kuşkulanıp durduğunuz şeydir.' | 	  |  
 | 51: Erdemli olanlar ise güvenlikli bir makamdadırlar. | 	  |  
 | 52: Bahçeler ve pınarlar içerisinde. | 	  |  
 | 53: İpek ve atlastan giysiler içinde karşılıklı otururlar. | 	  |  
 | 54: Bu böyledir; onlara güzel eşler vermişizdir. | 	  |  
 | 55: Tam bir güvenlik içinde her meyveyi isterler. | 	  |  
 | 56: Orada, ilk ölümden başka ölüm tatmazlar. Onları cehennem azabından korumuştur. | 	  |  
 | 57: Rabbinin bir lütfu olarak. İşte büyük zafer budur. | 	  |  
 | 58: Öğüt alsınlar diye senin dilinle onu kolaylaştırdık. | 	  |  
 | 59: Öyleyse bekle; onlar da beklemektedirler. | 	  |