| Ahmet Varol Meali |
|
| 1: Hükümranlık (mülk) elinde olan Allah ne yücedir! O her şeye güç yetirendir. | |
| 2: Hanginizin amelinin daha güzel olduğu konusunda sizi denemek için ölümü ve hayatı yaratan O'dur. O yücedir, bağışlayandır. | |
| 3: O yedi göğü kat kat yaratandır. Rahman'ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Gözü(nü) çevir (de bir bak) hiçbir çatlaklık görüyor musun? | |
| 4: Sonra gözü(nü) iki kere daha çevir (de bak). Göz hakir ve umudunu kesmiş bir halde sana döner. | |
| 5: Andolsun ki biz en yakın göğü kandillerle (yıldızlarla) süsledik, onları şeytanlar için taşlama araçları kıldık ve onlar için alevli ateş azabı hazırladık. | |
| 6: Rablerini inkâr edenler için de cehennem azabı vardır. Orası ne kötü bir varış yeridir! | |
| 7: Oraya atıldıklarında onun kaynarken çıkardığı korkunç sesini duyarlar. | |
| 8: Öfkesinden nerdeyse çatlayacaktır. Her bir topluluk oraya atıldıkça bekçileri onlara: 'Size bir uyarıcı gelmedi mi?' diye sorarlar. | |
| 9: Derler ki: 'Evet. Bize bir uyarıcı gelmişti. Ama biz yalanladık ve: 'Allah bir şey indirmedi. Siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz' dedik.' | |
| 10: Ve derler ki: 'Eğer biz dinlemiş veya akıl etmiş olsaydık şu çılgın ateşin halkı arasında olmazdık.' | |
| 11: Böylece günâhlarını itiraf ederler. Çılgın ateşin halkı uzak olsun! | |
| 12: Rabblerinden gıyaben (görmeden) korkanlara gelince onlar için bağışlama ve büyük ecir vardır. | |
| 13: Sözünüzü ister gizleyin ve isterse onu açığa vurun. Şüphesiz O gönüllerde olanı bilir. | |
| 14: Yaratan bilmez mi? O latiftir, her şeyden haberdar olandır. | |
| 15: Sizin için yeryüzüne boyun eğdiren O'dur. O halde onun üzerinde yürüyün ve O'nun rızkından yeyin. Son gidiş O'nadır. | |
| 16: Gökte olanın sizi yere geçirmeyeceğinden emin mi oldunuz? O zaman yer birden çalkalanmaya başlar. | |
| 17: Yahut gökte olanın üzerinize çakıl savuran bir kasırga göndermeyeceğinden emin mi oldunuz? O zaman uyarım nasılmış bileceksiniz. | |
| 18: Andolsun ki onlardan öncekiler de yalanladılar. Fakat benim inkârım nasıl oldu? | |
| 19: Üstlerinde kanatlarını açarak ve kapayarak uçan kuşları görmediler mi? Onları Rahman'dan başkası tutmuyor. Doğrusu O, her şeyi görendir. | |
| 20: Yoksa Rahman'dan başka size yardımda bulunacak askerleriniz kimdir? İnkârcılar yalnızca bir aldanma içindedirler. | |
| 21: Yoksa O rızkını tutacak olursa size rızık verecek kimdir? Hayır, onlar bir azgınlık ve nefret içinde direnmektedirler. | |
| 22: Şimdi yüzüstü yürüyen mi daha doğru gitmektedir yoksa dosdoğru bir yolda dümdüz yürüyen mi? | |
| 23: De ki: 'Sizi yaratan size kulaklar, gözler ve kalpler veren O'dur. Çok az şükrediyorsunuz!' | |
| 24: Yeryüzünde sizi yaratıp yayan O'dur ve O'nun huzurunda toplanacaksınız. | |
| 25: Diyorlar ki: 'Eğer doğru söyleyenlerseniz bu vaad ne zamandır?' | |
| 26: De ki: '(Onunla ilgili) bilgi ancak Allah katındadır. Ben yalnızca apaçık bir uyarıcıyım.' | |
| 27: Nihayet onu yakında gördüklerinde inkâr edenlerin yüzleri kötüleşir ve: 'İşte bu, (gerçekleşmeyeceğini) ileri sürüp durduğunuz şeydir' denir. | |
| 28: De ki: 'Ne dersiniz, eğer Allah beni ve beraberimdekileri helâk etse yahut bize merhamet ederse inkâr edenleri acıklı bir azaptan kim kurtarabilir?' | |
| 29: De ki: 'O Rahman'dır. Biz O'na iman ettik ve O'na güvendik. Kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu yakında bileceksiniz.' | |
| 30: De ki: 'Ne dersiniz, eğer suyunuz yerin dibine çekilecek olsa size kim bir akar su getirebilir?' | |