| Hakkı Yılmaz Meali |
|
| 1: (1-3) "Hangi şeyden; kendilerinin, hakkında ayrı ayrı inanca sahip oldukları büyük, önemli o haberden mi soruşuyorlar? " | |
| 4: Kesinlikle onların düşündüğü gibi değil! Onlar, yakında bilecekler. | |
| 5: Yine, kesinlikle onların düşündüğü gibi değil! Onlar, yakında bilecekler. | |
| 6: (6,7) Biz yeryüzünü bir beşik, dağları da birer direk yapmadık mı? | |
| 8: Ve Biz, sizi çift çift oluşturduk. | |
| 9: Ve Biz, sizin uykunuzu bir dinlenme yaptık. | |
| 10: Ve Biz, geceyi bir elbise yaptık. | |
| 11: Ve Biz, gündüzü bir geçim zamanı yaptık. | |
| 12: Ve sizin üstünüze yedi sağlamı bina ettik. | |
| 13: Ve ışık saçan bir kandil yaptık. | |
| 14: (14-16) Ve Biz, sıkıştırılmış bulutlardan, kendisiyle taneler, otlar, sarmaş-dolaş bağlar ve bahçeler çıkaralım diye şarıl şarıl bir su indirdik. | |
| 17: Kuşkusuz Ayırma günü kararlaştırılmış bir buluşma vakti olmuştur. | |
| 18: "O gün Sûr'a üflenir; siz de hemen bölükler hâlinde gelirsiniz. " | |
| 19: Gökyüzü de açılıp kapı kapı oluvermiştir. | |
| 20: Dağlar da yürütülüp serap oluvermiştir. | |
| 21: (21,22) Kuşkusuz cehennem, azgınlar için son varılacak yer olarak, gözetleme/pusu yeri olmuştur. | |
| 23: Orada darlık/kıtlık içinde kalacaklardır. | |
| 24: Orada bir serinlik ve içecek bir şey tatmazlar. | |
| 25: (25,26) Ancak yaptıklarına uygun bir ceza olarak bir kaynar su ve irin tadarlar. | |
| 27: Şüphesiz onlar, hesabı ummazlardı. | |
| 28: Ve âyetlerimizi/alâmetlerimizi/göstergelerimizi yalanladıkça yalanladılar. | |
| 29: Oysa Biz her şeyi yazarak saydık, döktük. – | |
| 30: Haydi tadın! Bundan böyle size azaptan başka bir şey artırmayacağız.– | |
| 31: (31-37) "Kesinlikle Allah'ın koruması altına girmiş kişiler için, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden; Rahmân'dan [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'tan] bir karşılık ve yeterli bir bağış olarak korunaklar/ kurtuluş mekânları; sulak bağlar-bahçeler, üzümler, hepsi bir seviyede tomurcuklar; çiçek bahçeleri, dolu dolu su kapları vardır. Onlar, orada boş bir söz ve yalan duymazlar. –Onlar, O'nun huzurunda söz söylemeye güç yetiremezler.– " | |
| 38: (38-40) "İndirilmiş âyetler ve vahiy, tanık olarak saf saf dikildikleri gün, Rahmân'ın [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'ın] izin verdikleri dışında hiç kimse konuşamaz. Ve o izin verilen, doğruyu söyler: “İşte bu, hak gündür. Artık dileyen Rabbine bir sığınak edinir. Şüphesiz Biz sizi yakın bir azap ile uyardık.” O gün, kişi iki gücünün/mal ve çevresinin ne takdim ettiğine bakar/yaptıklarıyla yüz yüze gelir ve kâfir; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kişi: “Ah ne olaydı, ben bir toprak olsaydım” der. " | |