| Yaşar Nuri Öztürk Meali |
|
| 1: Hayır, öyle değil! | |
| 2: Öyle değil! Kendisini ısrarla kınayan benliğe de yemin ederim. | |
| 3: İnsan, kendisinin kemiklerini asla bir araya toplamayacağımızı mı sanıyor? | |
| 4: Hayır, sandığı gibi değil! Biz onun parmak uçlarını da tam bir biçimde düzenlemeye gücü yetenleriz. | |
| 5: Fakat insan kendi önünde rezillik sergilemeyi ister. | |
| 6: "Kıyamet günü nerede/ne zaman?" diye sorar. | |
| 7: Göz şimşek çaktığında, | |
| 8: Ay tutulduğunda, | |
| 9: Ve Güneş'le Ay biraraya getirildiğinde, | |
| 10: Der ki insan o gün: "Kaçılacak yer nerede?" | |
| 11: Hayır, yok sığınacak yer! | |
| 12: Varılıp durulacak yer Rabbinin huzurudur o gün. | |
| 13: Haber verilir insana o gün önden gönderdiği de arkaya bıraktığı da. | |
| 14: Gerçek şu ki insan, öz benliği üzerine yönelmiş keskin ve derin bir bakıştır; | |
| 15: Dökse de ortaya tüm mazeretlerini. | |
| 16: Onu aceleye getiresin diye dilini onunla hareketlendirme! | |
| 17: Onu toplamak ve okumak bize düşer. | |
| 18: O halde, biz onu okuduğumuzda, sen onun okunuşunu izle. | |
| 19: Sonra onu açıklamak da bizim işimiz olacaktır. | |
| 20: Hayır, hayır! Siz hemencecik geleni seversiniz. | |
| 21: Ve sonradan geleceği terk edersiniz. | |
| 22: Yüzler vardır o gün parıltılı, | |
| 23: Rabbine doğru bakan. | |
| 24: Ve yüzler vardır o gün, asık/buruk, | |
| 25: Kendisine, bel kıracak bir hesap yöneleceğini sezinler. | |
| 26: İş, onların sandığı gibi değil! Can, köprücüklere dayandığında, | |
| 27: "Kim var okuyup üfleyecek?" denilir! | |
| 28: Sezinlemiştir ki odur ayrılık. | |
| 29: Dolaşmıştır el ayak/kol bacak. | |
| 30: Rabbine doğrudur o gün sevkiyat. | |
| 31: Ne tasdik etti ne yakardı/ne sadaka verdi ne namaz kıldı. | |
| 32: Tam aksine, yalanladı, gerisin geri döndü. | |
| 33: Sonra da çalım sata sata ailesine gitti. | |
| 34: Çok uygundur sana bu bela, çok uygun! | |
| 35: Evet, çok uygundur sana bu bela, çok uygun! | |
| 36: İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanıyor? | |
| 37: O, dökülen meniden bir sperm değil miydi? | |
| 38: Sonra o, bir çiğnem et oldu da Allah onu yarattı, ardından düzgün bir şekle ulaştırdı. | |
| 39: Nihayet ondan iki çifti, erkeği ve dişiyi vücuda getirdi. | |
| 40: Peki bunu yapan, ölüyü diriltmeye güç yetiremez mi? | |