| Ahmet Varol Meali |
|
| 1: Hayır. Kıyamet gününe yemin ederim. | |
| 2: Yine hayır. Sürekli kendini kınayan nefse yemin ederim. | |
| 3: İnsan, bizim kendisinin kemiklerini biraraya getiremeyeceğimizi mi sanıyor? | |
| 4: Evet. Onun parmak uçlarını bile derlemeye güç yetiririz. | |
| 5: Doğrusu insan önündeki (ömrü)nü de kötülükler işleyerek geçirmek ister. | |
| 6: 'Kıyamet günü ne zaman?' diye sorar. | |
| 7: Ama göz kamaştığı, | |
| 8: Ay tutulduğu, | |
| 9: Güneş ve ay birleştirildiği zaman; | |
| 10: İşte o gün insan: 'Kaçacak yer nerede?' der. | |
| 11: Hayır. Hiçbir sığınak yok. | |
| 12: O gün varılıp durulacak yer Rabbinin huzurudur. | |
| 13: İnsana o gün neyi öne sürdüğü ve neyi geri bıraktığı haber verilir. | |
| 14: Hakikatte insan kendi kendine karşı bir şahittir. | |
| 15: Mazeretlerini ortaya atsa bile. | |
| 16: Onu (sana vahyedileni) acele ile (kavrayıp ezberlemek) için, (Cebrail tamamını sana vahyetmeden) onunla beraber dilini oynatma. | |
| 17: Şüphesiz onu (kalbinde) toplamak ve onu (sana) okutmak bize düşer. | |
| 18: Şu halde biz onu okuduğumuzda sen onun okunuşuna uy. | |
| 19: Sonra onu açıklamak da bizim üzerimizedir. | |
| 20: Hayır. Doğrusu siz peşin olanı (dünyayı) seviyorsunuz. | |
| 21: Ahireti ise bırakıyorsunuz. | |
| 22: Yüzler var ki, o gün parıldar. | |
| 23: Rabbine bakar. | |
| 24: Yüzler de var ki, o gün asıktır. | |
| 25: Kendisine bel kemiğini kıracak bir uygulamada bulunulacağını anlar. | |
| 26: Hayır. Ne zaman ki, (can) köprücük kemiklerine dayanır, | |
| 27: Ve: 'Kim efsun yapar?' [1] denir, | |
| 28: O (can çekişen kişi) de bunun ayrılık zamanı olduğunu anlar, | |
| 29: Ve bacak bacağa dolaşır, | |
| 30: İşte o gün gidiş ancak Rabbinedir. | |
| 31: (O) ne (peygamberi) doğruladı, ne de namaz kıldı. | |
| 32: Ancak yalanladı ve yüz çevirdi. | |
| 33: Sonra da çalım satarak ailesine gitti. | |
| 34: (Azap ve helak) sana layıktır, sana layık olan işte budur; | |
| 35: Sonra sana layık olan (yine azap ve helaktir), yine senin layığın budur. | |
| 36: İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanıyor? | |
| 37: O akıtılan meniden bir nutfe değil miydi? | |
| 38: Sonra bir alaka (embriyo) oldu. Derken (Allah onu) yarattı ve düzgün bir şekle soktu. | |
| 39: Sonuçta ondan erkek ve dişi iki tür var etti. | |
| 40: Bütün bunları yapan, ölüleri diriltmeğe güç yetiremez mi? | |