Abdulbaki Gölpınarlı : Sidreyi, o sırada neler bürümüş, kaplamıştı, neler. Adem Uğur : Sidre'yi kaplayan kaplamıştı. Ahmed Hulusi : O an ki, Sidre'yi (varlığını) bürüyen (hakikat nûru) bürüyordu (beden hissi kaybolmuş bir hâlde)! Ahmet Tekin : Hani Sidre’yi, Allah’ın nuru ve melekler kaplamıştı. Ahmet Varol : O zaman (o gördüğünde) Sidre'yi kaplayan kaplıyordu. Ali Bulaç : Sidreyi örten örtmekte iken, Ali Fikri Yavuz : O dem ki, Sidre’yi bürüyen bürüyordu, (çepçevre meleklerle kaplanmıştı)... Azerice : O zaman əhatə edən Sidrənin üzərini örtürdü. Bekir Sadak : Sidre'yi buruyen buruyordu. Celal Yıldırım : Sidre'yi bürüyenler buruyordu o demde. Diyanet İşleri : O zaman Sidre’yi kaplayan kaplamıştı. Diyanet İşleri (eski) : Sidre'yi bürüyen bürüyordu. Diyanet Vakfi : Sidre'yi kaplayan kaplamıştı. Edip Yüksel : Tüm bölge olağanüstü biçimde kuşatılmıştı. Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Sidre'yi kaplayan kaplıyordu. Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O zaman ki, o Sidre'yi bürüyen bürüyordu. Elmalılı Hamdi Yazır : O dem ki o Sidreyi bürüyen bürüyordu Fizilal-il Kuran : O sırada ağacı yaman bir şey bürümüştü. Gültekin Onan : Sidreyi örten örtmekte iken, Hasan Basri Çantay : O (gördüğü) zaman Sidreyi bürüyordu onu bürümekde olan. Hayrat Neşriyat : O zaman Sidre’yi bürümekte olan, bürüyordu. İbni Kesir : O zaman Sidre'yi bürümekte olan bürüyordu. İskender Evrenosoğlu : Sidre'yi bürüyen şey bürüyordu. Muhammed Esed : meçhul bir parlaklığın çevresini sarıp kuşattığı sidre ağacının başında. Mustafa İslamoğlu : kaplayan o şey sidreyi çepeçevre kuşattığında... Necm : O zaman əhatə edən Sidrənin üzərini örtürdü. Ömer Nasuhi Bilmen : (16-17) O vakit ki, Sidre'yi bürüyen bürüyordu. Göz ne çevrildi ve ne de tecavüz etti. Ömer Öngüt : O dem ki, Sidre'yi bürüyen bürüyordu. Şaban Piriş : Sidre’yi bürüyen bürüyordu. Suat Yıldırım : O dem ki Sidre’yi bir feyiz sarıyor, sardıkça sarıyordu... Süleyman Ateş : Sidre'yi kaplayan kaplıyordu. Tefhim-ul Kuran : Sidreyi örten örtmekte iken, Ümit Şimşek : O vakit Sidre'yi kaplayan kapladı. Yaşar Nuri Öztürk : O vakit kuşatıp sarıyordu Sidre'yi kuşatıp saran,