| Edip Yüksel Meali |
|
| 1: Tüm dünyaya bir uyarı olarak, Yasalar Kitabını kuluna indiren çok Yücedir. | |
| 2: Göklerin ve yerin yönetimi O'na aittir. Çocuk edinmemiştir, yönetiminde de kendisinin ortağı yoktur. Her şeyi yaratmış ve en ayrıntılı ölçülerle ona düzen vermiştir. | |
| 3: Buna rağmen O'nun yanında, bir şey yaratamıyan, kendileri yaratılan, kendilerine bile yarar ve zarar veremiyen, öldüremiyen, yaşatamıyan ve diriltemiyen bir takım tanrılar edindiler. | |
| 4: İnkar edenler, 'Bu, başkalarının yardımıyla onun uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir,' diyerek haksız ve asılsız bir tez ortaya koydular. | |
| 5: Dediler, 'Yazıp durduğu şey evvelkilerin masallarıdır; gece gündüz kendisine dikte edilmektedir.' | |
| 6: De ki, 'Onu, göklerin ve yerin gizliliklerini bilen indirmiştir. O, Bağışlayandır, Rahimdir.' | |
| 7: Ve dediler, 'Nasıl olur da bu elçi yemek yiyor ve çarşılarda dolaşıyor? Kendisiyle birlikte uyarıcı olarak bir melek inseydi ya!' | |
| 8: 'Yahut kendisine bir hazine atılsaydı, veya kendisinin bir bahçesi olsaydı ve ondan yeseydi!' Hatta zalimler, 'Siz, büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz,' dediler. | |
| 9: Bak, senin için ne örnekler verdiler de saptılar, yolu asla bulamıyacaklardır. | |
| 10: Dilerse sana, bunlardan daha iyi olan, içlerinden ırmaklar akan cennetler (bahçeler) ve köşkler verebilen O çok yücedir. | |
| 11: Doğrusu, onlar Saati (dünyanın sonunu) yalanladılar. Saati yalanlayanlara alevli cehennemi hazırladık. | |
| 12: Cehennem onları uzaktan görünce, onun öfkesini ve uğultusunu işitirler. | |
| 13: Zincirlenmiş olarak onun dar bir yerinden atıldıkları zaman ölümü çağırırlar | |
| 14: Bu gün bir ölüm değil, birçok ölüm çağırın. | |
| 15: De ki, 'Bu mu, yoksa erdemlilere bir karşılık ve dönüş yeri olarak söz verilmiş ebedi cennet mi daha iyi?' | |
| 16: Onlar orada ebedi olarak dilediklerini elde ederler. Bu, Rabbin'in mutlak surette gerçekleşecek sözüdür. | |
| 17: Onları ve onların ALLAH'tan başka taptıklarını topladığı gün, 'Bu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa onlar mı yolu saptılar?' der. | |
| 18: 'Sen yücesin, senin yanında kimseyi veliler kabul etmek bize yakışmaz. Fakat, sen onlara ve atalarına nimetler bağışladın. Nihayet, onlar mesajı unutup yozlaşan bir toplum oldular,' diye karşılık verdiler. | |
| 19: Onlar sizin bu söylediklerinizi yalanlamış bulunuyorlar. Siz ne veto edebilir, ne de yardım edebilirsiniz. Hatta sizden zulmeden olursa ona da büyük bir azap tattırırız. | |
| 20: Senden önce gönderdiğimiz tüm elçiler de yemek yerler, çarşılarda dolaşırlardı. Sizi birbiriniz için bir sınav yaptık; dayanabilecek misiniz? Rabbin Görendir. | |
| 21: Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, 'Bize ya melekler inmeli, yahut Rabbimizi görmeliyiz!,' dediler. Kendi kendilerine büyüklük taslamışlar ve azgınlıkta pek ileri gitmişlerdi. | |
| 22: Melekleri gördükleri gün, suçlular için iç açıcı bir gün olmayacaktır. 'Tümüyle kuşatıldık,' derler. | |
| 23: Yapmış oldukları işlere bakar ve onları tamamıyla etkisiz hale getiririz. | |
| 24: O gün cennet halkının kalacağı yer çok daha iyi olup daha güzel haberler işiteceklerdir. | |
| 25: Göğün bulut kütleleri halinde parçalanacağı ve meleklerin topluca indirildiği gün, | |
| 26: İşte o gün, yönetim tümüyle ve mutlak olarak Rahman'ındır. İnkarcılar için zor bir gün olacaktır. | |
| 27: O gün zalim kimse (üzüntüden) elini ısırıp şöyle der: 'Keşke, elçi ile birlikte aynı yolu tutsaydım.' | |
| 28: 'Vay bana, keşke falancayı arkadaş edinmeseydim.' | |
| 29: 'Beni, bana ulaşan mesajdan saptırdı. Gerçekten, şeytan insanı yarı yolda bırakır.' | |
| 30: Elçi de, 'Rabbim, halkım Kuran'ı terketti,' der. | |
| 31: Biz ayrıca her peygambere suçlulardan bir düşman var ettik. Yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter. | |
| 32: İnkarcılar, 'Kuran, ona neden bir defada indirilmedi,' dediler. Biz böylece onu belleğine yerleştirmekte ve onu belirlenmiş bir dizilişe göre okumaktayız. | |
| 33: Onların sana yönelttikleri her teze karşı, biz sana gerçeği ve en güzel açıklamayı getiririz. | |
| 34: Cehenneme zorla sürülenler, en kötü yere ve en çarpık yola sahip olanlardır | |
| 35: Biz Musa'ya kitabı vermiş ve kardeşi Harun'u da kendisine yardımcı olarak atamıştık. | |
| 36: 'Siz ikiniz, ayetlerimizi yalanlayan şu topluma gidin,' dedik. Bunun ardından onları yakıp yok ettik. | |
| 37: Benzer şekilde, Nuh'un toplumu da elçileri yalanlayınca, halk için bir ders olsun diye onları boğduk. Zalimler için acı bir ceza hazırlamışızdır. | |
| 38: Ad, Semud, Res halkı ve bunların arasında bir çok nesilleri de... | |
| 39: Hepsine yeterli örnekler vermiştik, sonunda hepsini kırdık geçirdik | |
| 40: Felaket yağmuruna tutulmuş bulunan ülkenin (Sodom) yanından geçmiş bulunuyorlar. Onu görmediler mi? Aslında onlar yeniden dirilmeye inanmıyorlardı. | |
| 41: Seni her gördüklerinde seni alaya alırlar: 'ALLAH'ın elçi olarak gönderdiği kişi bu mu?' | |
| 42: 'Direnmeseydik, neredeyse bizi tanrılarımızdan saptırıp ayıracaktı.' Azabı gördüklerinde kimin gerçekten sapık yolda olduğunu öğreneceklerdir. | |
| 43: Egosunu tanrı edinen kişiyi gördün mü? Sen mi ona avukatlık edeceksin? | |
| 44: Onların çoğunun gerçekten işittiklerini yahut anladıklarını mı sanıyorsun? Onlar sadece çiftlik hayvanları gibidir; hayır, yolca daha da sapıktırlar. | |
| 45: Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığına dikkat ettin mi? Nitekim dileseydi onu hareketsiz de yapardı. Nitekim, güneşi ona delil kıldık (gölgenin varlığını ışığa bağlı kıldık). | |
| 46: Sonra onu yavaş yavaş çekip alırız. | |
| 47: Ve O, geceyi size bir örtü, uykuyu bir dinlenme ve gündüzü de bir dirilme zamanı yapandır. | |
| 48: Ve O, rahmetinden önce müjdeleyici olarak rüzgarları gönderendir. Ve biz gökten tertemiz bir su indiririz. | |
| 49: Ki onunla ölü bir ülkeyi diriltelim ve yarattığımız nice çiftlik hayvanlarını ve insanları onunla sulayalım. | |
| 50: Öğüt almaları için onu aralarında dağıtıp çevirdik. Ne var ki insanların çoğunluğu nankörlükte diretmektedir. | |
| 51: Dileseydik her kente bir uyarıcı gönderirdik | |
| 52: Öyleyse, inkarcılara uyma ve bununla (bu Kuran ile) onlara karşı büyük bir cihad ile savaşım ver. | |
| 53: O, iki denizi salmıştır; bu taze ve tatlıdır, şu tuzlu ve acıdır. Her ikisinin arasına, karışmalarını engelleyen sağlam bir engel koymuştur. | |
| 54: Ve O, sudan bir insan yarattı ve ona soy sop verdi. Rabbin her şeye gücü yetendir. | |
| 55: ALLAH'ın yanısıra kendilerine ne yarar ve ne de zarar veremiyenlere de kulluk ediyorlar. İnkarcı kimse Rabbine karşı çıkandır. | |
| 56: Biz seni bir müjdeleyici ve uyarıcı olmaktan başka bir görevle göndermedik. | |
| 57: De ki, 'Ben görevime karşılık sizden herhangi bir ücret istemiyorum. Sadece, Rabbine ulaşacak yolu arayanlar olmanızı istiyorum.' | |
| 58: Ölümsüz ve Diri olana güven; O'nu överek yücelt. Kullarının günahlarını, O'nun bilmesi yeter. | |
| 59: O ki gökleri, yeri ve aralarındakileri altı günde yarattı ve sonra tüm otoritesini kurdu. Rahman'dır; O'nu iyi bilenlere sor. | |
| 60: Onlara, 'Rahman'a secde edin,' dendiği zaman, 'Rahman da neymiş? Senin bize karşı savunduğun şeye mi secde edeceğiz?' derler. Ve bu, ancak onların nefretini arttırır. | |
| 61: Göğe takımyıldızlar vareden ve ona bir lamba ve parlayan bir ay yerleştiren çok yücedir. | |
| 62: O, geceyi ve gündüzü birbirini izler yaptı; öğüt almak veya şükretmek isteyenler için... | |
| 63: Rahman'ın kulları öyle kimselerdir ki yeryüzünde gösterişsizce yürürler. Cahiller kendilerine laf atınca da barış önerirler. | |
| 64: Gecenin yalnızlığında Rab'lerine secde edip düşünceye dalarlar. | |
| 65: Ve onlar şöyle derler, 'Rabbimiz, cehennem cezasını bizden çevir. Onun cezası korkunçtur.' | |
| 66: 'O kötü bir durak ve kötü bir yerdir.' | |
| 67: Onlar verirken savurganlık ve cimrilik yapmaz, ikisi arasında dengeli harcarlar. | |
| 68: Onlar, ALLAH ile birlikte başka tanrılar çağırmazlar; ALLAH'ın yasakladığı canı haksız yere öldürmezler ve zina etmezler. Bunları işleyen, günahların faturasını öder. | |
| 69: Diriliş günü cezaları katlanır ve horlanmış olarak orada ebedi kalırlar | |
| 70: Ancak inanıp erdemli bir yaşam sürenler hariç. ALLAH onların günahlarını iyiliklere çevirir. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir. | |
| 71: Tevbe edip iyi davrananlar ise ALLAH'a gereği gibi dönmüş olur | |
| 72: Onlar yalan tanıklıkta bulunmazlar. Boş sözlerle karşılaştıklarında önemsemeyip geçerler. | |
| 73: Kendilerine Rab'lerinin ayetleri hatırlatıldığında, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar. | |
| 74: Onlar ki, 'Rabbimiz, eşlerimizi, çocuklarımızı bizim için bir mutluluk kaynağı yap ve bizi önde giden erdemlilerden kıl,' derler. | |
| 75: Bunlar, sabrettiklerinden ötürü cennet odalarıyla ödüllendirilirler; orada mutlu bir yaşam ve barışa kavuşturulurlar. | |
| 76: Orada ebedi kalıcıdırlar. Ne güzel bir duraktır, ne güzel bir yerdir. | |
| 77: De ki, 'Duanız olmasa Rabbimin yanında değeriniz yoktur. Yalanlarsanız sonucuna katlanacaksınız.' | |