» 27 / Neml  14:

Kuran Sırası: 27
İniş Sırası: 48
Neml Suresi = Karinca Suresi
ismini 18. ayetinde Hz. Süleyman’in ordusunu görünce yoldan çekilen karincalardan almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93

27:14 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
və inkar etdilər | Onlar | əmin olsa da | onların vicdanı | haqsızlıqlarına görə | və lovğalıqlarına görə | bura bax | Necə | baş verdi | son | korrupsionerlərdən |

WCḪD̃WÆ BHÆ WÆSTYGNTHÆ ǼNFSHM ƵLMÆ WALWÆ FÆNƵR KYF KÆN AÆGBT ÆLMFSD̃YN
ve ceHadū bihā vesteyḳanethā enfusuhum Zulmen ve ǔluvve n fenZur keyfe kāne ǎāḳibetu l-mufsidīne

وَجَحَدُوا بِهَا وَاسْتَيْقَنَتْهَا أَنْفُسُهُمْ ظُلْمًا وَعُلُوًّا فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِدِينَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. WCḪD̃WÆ = ve ceHadū : və inkar etdilər
2. BHÆ = bihā : Onlar
3. WÆSTYGNTHÆ = vesteyḳanethā : əmin olsa da
4. ǼNFSHM = enfusuhum : onların vicdanı
5. ƵLMÆ = Zulmen : haqsızlıqlarına görə
6. WALWÆ = ve ǔluvve n : və lovğalıqlarına görə
7. FÆNƵR = fenZur : bura bax
8. KYF = keyfe : Necə
9. KÆN = kāne : baş verdi
10. AÆGBT = ǎāḳibetu : son
11. ÆLMFSD̃YN = l-mufsidīne : korrupsionerlərdən
və inkar etdilər | Onlar | əmin olsa da | onların vicdanı | haqsızlıqlarına görə | və lovğalıqlarına görə | bura bax | Necə | baş verdi | son | korrupsionerlərdən |

[CḪD̃] [] [YGN] [NFS] [ƵLM] [ALW] [NƵR] [KYF] [KWN] [AGB] [FSD̃]
WCḪD̃WÆ BHÆ WÆSTYGNTHÆ ǼNFSHM ƵLMÆ WALWÆ FÆNƵR KYF KÆN AÆGBT ÆLMFSD̃YN

ve ceHadū bihā vesteyḳanethā enfusuhum Zulmen ve ǔluvve n fenZur keyfe kāne ǎāḳibetu l-mufsidīne
وجحدوا بها واستيقنتها أنفسهم ظلما وعلوا فانظر كيف كان عاقبة المفسدين

[ج ح د] [] [ي ق ن] [ن ف س] [ظ ل م] [ع ل و] [ن ظ ر] [ك ي ف] [ك و ن] [ع ق ب] [ف س د]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وجحدوا ج ح د | CḪD̃ WCḪD̃WÆ ve ceHadū və inkar etdilər And they rejected
بها | BHÆ bihā Onlar them,
واستيقنتها ي ق ن | YGN WÆSTYGNTHÆ vesteyḳanethā əmin olsa da though were convinced with them (signs)
أنفسهم ن ف س | NFS ǼNFSHM enfusuhum onların vicdanı themselves,
ظلما ظ ل م | ƵLM ƵLMÆ Zulmen haqsızlıqlarına görə (out of) injustice
وعلوا ع ل و | ALW WALWÆ ve ǔluvve n və lovğalıqlarına görə and haughtiness.
فانظر ن ظ ر | NƵR FÆNƵR fenZur bura bax So see
كيف ك ي ف | KYF KYF keyfe Necə how
كان ك و ن | KWN KÆN kāne baş verdi was
عاقبة ع ق ب | AGB AÆGBT ǎāḳibetu son (the) end
المفسدين ف س د | FSD̃ ÆLMFSD̃YN l-mufsidīne korrupsionerlərdən (of) the corrupters.
və inkar etdilər | Onlar | əmin olsa da | onların vicdanı | haqsızlıqlarına görə | və lovğalıqlarına görə | bura bax | Necə | baş verdi | son | korrupsionerlərdən |

[CḪD̃] [] [YGN] [NFS] [ƵLM] [ALW] [NƵR] [KYF] [KWN] [AGB] [FSD̃]
WCḪD̃WÆ BHÆ WÆSTYGNTHÆ ǼNFSHM ƵLMÆ WALWÆ FÆNƵR KYF KÆN AÆGBT ÆLMFSD̃YN

ve ceHadū bihā vesteyḳanethā enfusuhum Zulmen ve ǔluvve n fenZur keyfe kāne ǎāḳibetu l-mufsidīne
وجحدوا بها واستيقنتها أنفسهم ظلما وعلوا فانظر كيف كان عاقبة المفسدين

[ج ح د] [] [ي ق ن] [ن ف س] [ظ ل م] [ع ل و] [ن ظ ر] [ك ي ف] [ك و ن] [ع ق ب] [ف س د]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وجحدوا ج ح د | CḪD̃ WCḪD̃WÆ ve ceHadū və inkar etdilər And they rejected
Vav,Cim,Ha,Dal,Vav,Elif,
6,3,8,4,6,1,
CONJ – prefiksli bağlayıcı wa (və)
V – 3-cü şəxs kişi cəm mükəmməl feli< BR>PRON – mövzu əvəzliyi
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بها | BHÆ bihā Onlar them,
Be,He,Elif,
2,5,1,
P – prefiksli ön söz bi
PRON – 3-cü şəxs qadın tək şəxs əvəzliyi
جار ومجرور
واستيقنتها ي ق ن | YGN WÆSTYGNTHÆ vesteyḳanethā əmin olsa da though were convinced with them (signs)
Vav,Elif,Sin,Te,Ye,Gaf,Nun,Te,He,Elif,
6,1,60,400,10,100,50,400,5,1,
CONJ – prefiksli birləşmə wa (və)
V – 3-cü şəxs qadın təki (forma X) ) mükəmməl feli
PRON – 3-cü şəxs qadın tək obyekt əvəzliyi
الواو عاطفة
فعل ماض و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
أنفسهم ن ف س | NFS ǼNFSHM enfusuhum onların vicdanı themselves,
,Nun,Fe,Sin,He,Mim,
,50,80,60,5,40,
N – nominativ qadın cəm isim
PRON – 3-cü şəxs kişi cəm halda sahib əvəzliyi
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ظلما ظ ل م | ƵLM ƵLMÆ Zulmen haqsızlıqlarına görə (out of) injustice
Zı,Lam,Mim,Elif,
900,30,40,1,
N – ittihamedici kişi qeyri-müəyyən isim
اسم منصوب
وعلوا ع ل و | ALW WALWÆ ve ǔluvve n və lovğalıqlarına görə and haughtiness.
Vav,Ayn,Lam,Vav,Elif,
6,70,30,6,1,
CONJ – prefiksli bağlayıcı wa (və)
N – ittihamedici kişi qeyri-müəyyən isim
الواو عاطفة
اسم منصوب
فانظر ن ظ ر | NƵR FÆNƵR fenZur bura bax So see
Fe,Elif,Nun,Zı,Re,
80,1,50,900,200,
REM – prefiksli bərpa hissəciyi
V – 2-ci şəxs kişi tək imperativ feli
الفاء استئنافية
فعل أمر
كيف ك ي ف | KYF KYF keyfe Necə how
Kef,Ye,Fe,
20,10,80,
INTG – sorğulayıcı isim
اسم استفهام
كان ك و ن | KWN KÆN kāne baş verdi was
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3-cü şəxs kişi tək mükəmməl feli
فعل ماض
عاقبة ع ق ب | AGB AÆGBT ǎāḳibetu son (the) end
Ayn,Elif,Gaf,Be,Te merbuta,
70,1,100,2,400,
N – nominativ qadın isim
اسم مرفوع
المفسدين ف س د | FSD̃ ÆLMFSD̃YN l-mufsidīne korrupsionerlərdən (of) the corrupters.
Elif,Lam,Mim,Fe,Sin,Dal,Ye,Nun,
1,30,40,80,60,4,10,50,
N – cinsi kişi cəm (IV forma) fəal iştirakçı
اسم مجرور

Konu Başlığı: [27:7-14] Musa

Abdulbaki Gölpınarlı : Kendileri de bunlara adamakıllı inandıkları, bunları iyice bilip anladıkları halde zulümle, ululanmayla inadına inkâr ettiler; bak da gör, bozguncuların sonları ne oldu.
Adem Uğur : Kendileri de bunlara yakînen inandıkları halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!
Ahmed Hulusi : Enfüsleri onlara (Musa'nın bildirdiği hakikatlere) yakîn duyduğu hâlde; zulüm ve büyüklük duygusuyla bile bile onları inkâr ettiler. . . Bir bak, o bozguncuların sonu ne oldu!
Ahmet Tekin : Mûcizelerin Allah tarafından gerçekleştirildiğini, delilleriyle bildikleri, vicdanları, bunların doğruluğuna tam bir kanaat getirdiği halde, zulüm ve kibirlerinden dolayı mûcizeleri bile bile inkâr ettiler. Fesat çıkaranların, bozguncuların âkıbetinin nasıl olduğuna ibret nazarıyla bir bak, incele.
Ahmet Varol : Vicdanları (doğruluğunu) kesin olarak anladığı halde zulüm ve büyüklenme yüzünden onları bile bile inkâr ettiler. Bozguncuların sonlarının nasıl olduğuna bir bak!
Ali Bulaç : Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak.
Ali Fikri Yavuz : (Mucizelerin Allah tarafından olduğunu) kalbleriyle yakînen bildikleri halde, nefislerine zulüm yaparak ve kibrederek bütün mucizeleri (açıktan) inkâr ettiler. Ey Rasûlüm, bak ki müfsidlerin (kâfirlerin) akıbeti nasıl oldu! (Nasıl boğulup gittiler!...)
Azerice : Onun doğruluğuna əmin olduqları halda, haqsız və təkəbbürlə vuruşdular. Amma görün, fitnə-fəsad törədənlərin axırı nə oldu!
Bekir Sadak : Gonulleri kesin olarak kabul ettigi halde, haksizlik ve buyuklenmelerinden oturu onlari bile bile inkar ettiler. Bozguncularin sonunun nasil olduguna bir bak! *
Celal Yıldırım : Mu'cizeleri, gönülleri kesinlikle kabul ettiği halde sırf haksızlık, azgınlık ve kendilerini yüksek görmek yüzünden onları inadla inkâr ettiler. Artık sen fesatçıların sonunun ne olduğuna bir bak !
Diyanet İşleri : Kendileri de bunların hak olduklarını kesin olarak bildikleri hâlde, sırf zalimliklerinden ve büyüklük taslamalarından ötürü onları inkâr ettiler. Ama bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!
Diyanet İşleri (eski) : Gönülleri kesin olarak kabul ettiği halde, haksızlık ve büyüklenmelerinden ötürü onları bile bile inkar ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!
Diyanet Vakfi : Kendileri de bunlara yakînen inandıkları halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!
Edip Yüksel : Zulüm ve kibirlerinden dolayı kendilerinin haklı oduğuna inandılar ve onları reddettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna dikkat et.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ve vicdanları bunlar(ın doğruluğun)a tam bir kanaat getirdiği halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları bile bile inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve vicdanları bunlar(ın doğruluğun)a kesin bir kanaat getirdiği halde sırf zulüm ve kendilerini büyük görme yüzünden onları inkar ettiler; fakat, bak o bozguncuların akibeti nasıl oldu!
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve nefisleri yakîn hasıl ettiği halde mücerred zulm-ü kibirden onlara cehudluk ettiler, fakat bak o müfsidlerin akıbeti nasıl oldu?
Fizilal-il Kuran : Vicdanların kesinlikle doğru kabul ettiği bu mucizeleri gerçeği çiğneyerek ve küstahça burun kıvırarak inkâr ettiler. Gör bakalım, o bozguncuların sonu nice oldu?
Gültekin Onan : Vicdanları kabul ettiği halde zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak.
Hakkı Yılmaz : "Ve onların kendileri bunlara tam bir kanaat getirdiği hâlde, şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapmaları ve kibirlerinden ötürü onları bile bile inkâr ettiler. –Şimdi bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!– *** "
Hasan Basri Çantay : Vicdanları da bunlara tam bir kanâat haasıl etdiği halde zulm ve kibr ile yine bunları (inâdlarından) inkâr etdiler. (Habîbim) fesâdcıların encamı bak nice oldu!
Hayrat Neşriyat : Kendileri de bunlara (bu mu'cizelerimize) kat'î olarak inandıkları hâlde, zulüm ve kibir yüzünden onları inkâr ettiler. Ama bak, o fesad çıkaranların âkıbeti nasıl oldu!
İbni Kesir : Gönülleri kesin olarak kabul ettiği halde, zulüm ve kibirle bunları bile bile inkar ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak.
İskender Evrenosoğlu : Ve onu, yakîn (kesin) olarak bildikleri (inandıkları) halde, nefslerine zulmederek ve büyüklenerek bile bile inkâr ettiler. Öyleyse müfsitlerin (fesatçıların) akıbetlerinin nasıl olduğuna bak!
Muhammed Esed : ve zihnen onların doğruluğuna kani oldukları halde, sırf zulmü kendilerine yol edinmiş olmalarından ve kendilerini büyüklük duygusuna kaptırmış olmalarından ötürü mesajlarımıza karşı çıktılar; bak işte bozguncuların sonu nasıl oldu!
Neml : Onun doğruluğuna əmin olduqları halda, haqsız və təkəbbürlə vuruşdular. Amma görün, fitnə-fəsad törədənlərin axırı nə oldu!
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve bu âyetleri, vicdanları da tam bir kanaat getirdiği halde bir zulm ve kibirden dolayı inkar ettiler. Artık bak, o müfsidlerin akibeti nasıl oldu?
Ömer Öngüt : Gönülleri kesin olarak kabul ettiği halde, haksızlık ve büyüklenmelerinden ötürü onları bile bile inkâr ettiler. Bozguncuların âkibetlerinin nice olduğuna bir bak!
Şaban Piriş : Gerçeği çok iyi anladıkları halde, sırf zalimlik ve büyüklenme yüzünden inkar ettiler. İşte bak, bozguncuların sonu nasıl oldu?!
Suat Yıldırım : Vicdanları onların doğruluğuna şahitlik ettiği halde, sırf kibir ve haksızlık saikiyle, onları inkâr ettiler. İşte bak da fesatçıların, bozguncuların âkıbetlerinin nasıl olduğunu gör!
Süleyman Ateş : Vicdanları, onlar(ın doğruluğun)a kanaat getirdiği halde, sırf haksızlık ve böbürlenme yüzünden onları inkâr ettiler. Bak işte o bozguncuların sonu nasıl oldu.
Tefhim-ul Kuran : Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkâr ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak.
Ümit Şimşek : Vicdanları bu âyetleri kesin bir şekilde doğruladığı halde, zulüm ve kibirleri yüzünden onları inkâr ettiler. Fakat bak, o bozguncuların sonu nice oldu!
Yaşar Nuri Öztürk : Zulüm ve böbürlenmeyle, ona karşı çıktılar. Oysaki öz benlikleri, onun gerçekliğine kanaat getirmişti. Bak da gör, nasıl olmuştur o bozguncuların sonu!

Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}