REM – prefiksli bərpa hissəciyi V – 2-ci şəxs kişi tək imperativ feli الفاء استئنافية فعل أمر
إن
|
ÎN
inne
Şübhəsiz
indeed,
,Nun, ,50,
ACC – ittihamedici hissəcik حرف نصب
وعد
و ع د | WAD̃
WAD̃
veǎ'de
söz (söz)
(the) Promise
Vav,Ayn,Dal, 6,70,4,
N – ittihamedici kişi adı اسم منصوب
الله
|
ÆLLH
llahi
Allahın
(of) Allah
Elif,Lam,Lam,He, 1,30,30,5,
"PN – genitiv xüsusi isim → Allah" لفظ الجلالة مجرور
حق
ح ق ق | ḪGG
ḪG
Haḳḳun
həqiqidir
(is) true.
Ha,Gaf, 8,100,
N – nominativ kişi qeyri-müəyyən isim اسم مرفوع
فإما
|
FÎMÆ
fe immā
ya
And whether
Fe,,Mim,Elif, 80,,40,1,
CONJ – prefiksli birləşmə fa (və) EXL – izahat hissəciyi الفاء عاطفة حرف تفصيل
نرينك
ر ا ي | RÆY
NRYNK
nuriyenneke
sizə göstəririk
We show you
Nun,Re,Ye,Nun,Kef, 50,200,10,50,20,
V – 1-ci şəxs cəm (forma IV) qeyri-kamil feil EMPH – vurğulayıcı şəkilçi nūn< BR>PRON – 2-ci şəxs kişi tək obyekt əvəzliyi فعل مضارع والنون للتوكيد والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بعض
ب ع ض | BAŽ
BAŽ
beǎ'De
onlardan bəziləri
some
Be,Ayn,Dad, 2,70,800,
N – ittihamedici kişi adı اسم منصوب
الذي
|
ÆLZ̃Y
lleƶī
şeylərdən
(of) what
Elif,Lam,Zel,Ye, 1,30,700,10,
REL – kişi tək nisbi əvəzlik اسم موصول
نعدهم
و ع د | WAD̃
NAD̃HM
neǐduhum
onları hədələyirik
We have promised them
Nun,Ayn,Dal,He,Mim, 50,70,4,5,40,
V – 1-ci şəxs cəm qeyri-kamil feli PRON – 3-cü şəxs kişi cəm obyekt əvəzliyi فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
أو
|
ǼW
ev
və ya
or
,Vav, ,6,
CONJ – əlaqələndirici birləşmə حرف عطف
نتوفينك
و ف ي | WFY
NTWFYNK
neteveffeyenneke
səni öldürəcəyik
We cause you to die,
Nun,Te,Vav,Fe,Ye,Nun,Kef, 50,400,6,80,10,50,20,
V – 1-ci şəxs cəm (forma V) qüsursuz fel EMPH – vurğulayıcı şəkilçi nūn< BR>PRON – 2-ci şəxs kişi tək obyekt əvəzliyi فعل مضارع والنون للتوكيد والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
فإلينا
|
FÎLYNÆ
feileynā
nəhayət biz
then to Us
Fe,,Lam,Ye,Nun,Elif, 80,,30,10,50,1,
REM – prefiksli bərpa hissəciyi P – ön söz PRON – 1-ci şəxs cəm obyekti tələffüz etmək الفاء استئنافية جار ومجرور
يرجعون
ر ج ع | RCA
YRCAWN
yurceǔne
geri qaytarılacaqlar
they will be returned.
Ye,Re,Cim,Ayn,Vav,Nun, 10,200,3,70,6,50,
V – 3-cü şəxs kişi cəm passiv qeyri-kamil feli PRON – mövzu əvəzliyi فعل مضارع مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
Konu Başlığı: [40:69-77] Tanrı'nın Ayet ve Mucizelerini Reddedenler
Abdulbaki Gölpınarlı : Artık sabret, şüphe yok ki Allah'ın vaadi gerçektir. Derken ya onlara vaadettiğimiz şeylerin bâzısını göstereceğiz sana, yahut da seni öldüreceğiz, derken hepsi de dönüp tapımıza gelecekler.
Adem Uğur : Onun için (Resûlüm), sen sabret! Şüphesiz Allah'ın vâdi gerçektir. Onlara söz verdiğimiz azabın bir kısmını ya sana gösteririz, yahut seni daha önce vefat ettiririz. Nasıl olsa onlar bize döneceklerdir.
Ahmed Hulusi : Sabret! Muhakkak ki Allâh'ın vaadi Hak'tır! Onlara vadettiğimizin bazısını sana göstersek de yahut (görmeden) seni vefat ettirirsek de (farketmez); (nasıl olsa) onlar bize rücu ettirilecekler.
Ahmet Tekin : Sabrederek mücadeleye devam et. Allah’ın va’di haktır, doğrudur. Onları tehdit ettiğimiz azâbın bir kısmını, ya sana gösteririz, yahut senin ruhunu daha önce alarak ölümünü gerçekleştiririz. Nasıl olsa bizim huzurumuza getirilerek hesaba çekilecekler.
Ahmet Varol : Şu halde sen sabret. Şüphesiz Allah'ın vaadi gerçektir. Onlara vaadettiklerimizin bir kısmını sana göstersek de senin dünya hayatını sona erdirsek de, sonuçta bize döndürülürler.
Ali Bulaç : Şu halde sen sabret, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır. Sonunda ya onlara va'd ettiğimiz (azab)ın bir kısmını sana göstereceğiz ya da senin hayatına son vereceğiz. Nihayet onlar bize döndürülecekler.
Ali Fikri Yavuz : Onun için (Ey Rasûlüm, kâfirlerin eziyetlerine) sabret. Elbette Allah’ın (sana olan zafer) vaadi bir gerçektir. Artık onlara vaad ettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de, yahud seni kendimize alsak da muhakkak onlar döndürülüp bize getirilecekler.
Azerice : Buna görə səbirli olun. Şübhəsiz ki, Allahın xəbərdarlığı haqdır. İstər onlara verdiyimiz xəbərdarlıqların bir qismini sənə göstərsək, istərsə də onları göstərmədən səni öldürsək, axırda onlar ancaq Bizə qaytarılacaqlar.
Bekir Sadak : Sabret; suphesiz Allah'in verdigi soz gercektir. Onlara soz verdigimiz azabin bir kismini sana gosteririz veya seni oldururuz, nasil olsa onlarin donusu Bizedir.
Celal Yıldırım : (Ey Peygamber!) Sabret Şüphesiz ki, Allah'ın va'di hakktır Sana va'dettiğimizin bir kısmını el bette göstereceğiz veya senin ruhu nu alacağız. (Nasılsa) onların dönü şü bize olacaktır.
Diyanet İşleri : Sen sabret! Şüphesiz Allah’ın verdiği söz gerçektir. Onları tehdit ettiğimiz azâbın bir kısmını sana göstersek de (ya da göstermeden önce) seni vefât ettirsek de, sonunda onlar bize döndürüleceklerdir.
Diyanet İşleri (eski) : Sabret; şüphesiz Allah'ın verdiği söz gerçektir. Onlara söz verdiğimiz azabın bir kısmını sana gösteririz veya seni öldürürüz, nasıl olsa onların dönüşü Bizedir.
Diyanet Vakfi : Onun için (Resûlüm), sen sabret! Şüphesiz Allah'ın vâdi gerçektir. Onlara söz verdiğimiz azabın bir kısmını ya sana gösteririz, yahut seni daha önce vefat ettiririz. Nasıl olsa onlar bize döneceklerdir.
Edip Yüksel : Öyleyse sabret; ALLAH'ın sözü gerçektir. Onlara söz verdiğimiz (cezalandırmanın) bir kısmını sana göstersek de, ondan önce hayatına son versek de, onlar bize döndürüleceklerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ey Muhammed! Sen sabret, şüphesiz Allah'ın vaadi haktır, mutlaka gerçekleşecektir. Onlara yaptığımız tehdidin bir kısmını sana göstersek de veya seni vefat ettirsek de onlar mutlaka döndürülüp bize getirileceklerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onun için, sabret. Allah'ın va'di gerçektir, mutlaka olacaktır. Artık onlara yaptığımız tehdidin bir kısmını sana göstersek de veya seni kendimize alsak da onlar mutlaka döndürülüp Bize getirileceklerdir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Onun için sabret! Allahın va'di haktır, muhakkak olacaktır. Artık onlara ettiğimiz vaîdin ba'zısını sana göstersek de yâhud seni kendimize alsak da onlar mutlak döndürülüp bize getirilecekler.
Fizilal-il Kuran : Ey Muhammed! Sabret, şüphesiz Allah'ın verdiği söz gerçektir. Onlara söz verdiğimiz azabın bir kısmını sana gösteririz veya seni öldürürüz, nasıl olsa onların dönüşü Bize'dir.
Gültekin Onan : Şu halde sen sabret, hiç şüphesiz Tanrı'nın vaadi haktır. Sonunda ya onlara vaad ettiğimiz (azab)ın bir kısmını sana göstereceğiz ya da senin hayatına son vereceğiz. Nihayet onlar bize döndürülecekler.
Hakkı Yılmaz : "Artık sen sabret, şüphesiz Allah'ın vaadi haktır. Artık onlara yapıp durduğumuz tehdidin bir kısmını sana göstersek de veya seni vefat ettirsek; geçmişte yaptıklarını ve yapman gerekirken yapmadıklarını bir bir hatırlattırsak da onlar, yalnızca Bize döndürüleceklerdir. "
Hasan Basri Çantay : Onun için sen (Habîbim) sabret. Şübhesiz Allahın va'di bir gerçekdir. Binnetîce ya onlara etmekde olduğumuz tehdîdi (n tehakkukunu) kısmen sana göstereceğiz, yahud seni kendimize alacağız. Nihayet onlar ancak bize döndürülüb getirileceklerdir.
Hayrat Neşriyat : (Habîbim, yâ Muhammed!) Artık sabret! Çünki Allah’ın va'di haktır. Böylece onları tehdîd ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana göstersek de, yâhut (göstermeden) seni vefât ettirsek de, sonunda (onlar) ancak bize döndürüleceklerdir.
İbni Kesir : Şu halde sen; sabret. Muhakkak ki Allah'ın vaadi haktır. Onlara vaadettiğimiz azabın bir kısmını sana gösteririz veya senikendimize alırız. Nihayet onların dönüşü ancak Bizedir.
İskender Evrenosoğlu : Öyleyse sabret. Muhakkak ki Allah'ın vaadi haktır. Onlara vaadettiklerimizin (azabın), bir kısmını sana gösteririz veya seni (daha önce) öldürürüz. Sonunda onlar Bize döndürülecekler.
Muhammed Esed : Sen, sıkıntılara karşı sabırlı ol, çünkü Allah'ın vaadi mutlaka gerçekleşecektir. Ve şu (hakikati inkar ede)nler için hazırladıklarımızı sana ister (bu dünyada) gösterelim, ister (bunların gerçekleşmesinden önce) seni ölüme götürelim, (unutma ki, sonunda,) onlar Bize döndürüleceklerdir.
Mümin : Buna görə səbirli olun. Şübhəsiz ki, Allahın xəbərdarlığı haqdır. İstər onlara verdiyimiz xəbərdarlıqların bir qismini sənə göstərsək, istərsə də onları göstərmədən səni öldürsək, axırda onlar ancaq Bizə qaytarılacaqlar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık sabret. Allah'ın vaadi, şüphe yok ki, hakdır. Onlara olan vaadimizin bazısını sana göstereceğiz veya senin ruhunu alacağız, nihâyet Bize döndürüleceklerdir.
Ömer Öngüt : Resulüm! Onun için sen sabret! Allah'ın vaadi şüphesiz ki gerçektir. Onlara vâdettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de veya seni alsak da, nihayet onların dönüşü bize olacaktır.
Şaban Piriş : Sabret, kuşkusuz Allah’ın vaadi haktır. Biz onlara vaat ettiğimiz azabın bir kısmını ya sana gösteririz, ya da seni vefat ettiririz. Ama neticede onlar, bize döndürüleceklerdir.
Suat Yıldırım : Sabret! Çünkü Allah’ın vâdi gerçektir. Biz onlara vâd ettiğimizin bir kısmını sana göstersek de, yahut senin ruhunu yanımıza alsak da, onlar mutlaka sonunda dönüp huzurumuza geleceklerdir.
Süleyman Ateş : Sabret, Allâh'ın sözü gerçektir. Onları tehdit ettiğimiz şeylerin bir kısmını ya sana gösteririz yahut seni daha önce vefat ettiririz. (Sonunda) onlar bize döndürüleceklerdir.
Tefhim-ul Kuran : Şu halde sen sabret, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır. Sonunda ya onlara va'd ettiğimiz (azab)ın bir kısmını sana göstereceğiz ya da senin hayatına son vereceğiz. Nihayet onlar bize döndürülecekler.
Ümit Şimşek : Sabret; Allah'ın vaadi gerçektir. İster onlara vaad ettiklerimizden bir kısmını sana gösterelim, ister daha önce seni vefat ettirelim, sonunda hepsinin döneceği yer Bizim huzurumuzdur.
Yaşar Nuri Öztürk : Sen sabret! Çünkü Allah'ın vaadi haktır. Onları tehdit ettiğimiz şeyin bir kısmını belki sana gösteririz, belki de seni vefat ettiririz. Sonunda onlar bize döndürülecekler.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]