Isra Suresi = Gece Yürüyüsü Suresi Allah’in Hz. Muhammed’i gecenin bir vaktinde ayetlerinden bir kismini göstermek üzere Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksaya yürütmesinde almistir ismini.
CONJ – prefiksli birləşmə wa (və) EMPH – vurğulayıcı prefiks lām CERT – əminlik zərrəsi الواو عاطفة اللام لام التوكيد حرف تحقيق
صرفنا
ص ر ف | ṦRF
ṦRFNÆ
Sarrafnā
Biz bunu müxtəlif yollarla izah etdik
We have explained
Sad,Re,Fe,Nun,Elif, 90,200,80,50,1,
V – 1-ci şəxs cəm (forma II) mükəmməl fel PRON – mövzu əvəzliyi فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
في
|
FY
fī
in
Fe,Ye, 80,10,
P – ön söz حرف جر
هذا
|
HZ̃Æ
hāƶā
Bu
this
He,Zel,Elif, 5,700,1,
DEM – kişi tək nümayiş əvəzliyi اسم اشارة
القرآن
ق ر ا | GRÆ
ÆLGR ËN
l-ḳurāni
Quranda
the Quran,
Elif,Lam,Gaf,Re,,Nun, 1,30,100,200,,50,
"PN – cins kişi xüsusi isim → Quran" اسم علم مجرور
ليذكروا
ذ ك ر | Z̃KR
LYZ̃KRWÆ
liyeƶƶekkerū
düşünüb başa düşə bilsinlər
that they may take heed,
Lam,Ye,Zel,Kef,Re,Vav,Elif, 30,10,700,20,200,6,1,
PRP – təyinatlı hissəcik lām V – 3-cü şəxs kişi cəmi (forma V) qüsursuz fel, subjunktiv əhval PRON – mövzu əvəzliyi اللام لام التعليل فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وما
|
WMÆ
vemā
amma (bu)
but not
Vav,Mim,Elif, 6,40,1,
CONJ – prefiksli birləşmə wa (və) NEG – mənfi hissəcik الواو عاطفة حرف نفي
يزيدهم
ز ي د | ZYD̃
YZYD̃HM
yezīduhum
artmaz
it increases them
Ye,Ze,Ye,Dal,He,Mim, 10,7,10,4,5,40,
V – 3-cü şəxs kişi tək qeyri-kamil feli PRON – 3-cü şəxs kişi cəm obyekt əvəzliyi فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إلا
|
ÎLÆ
illā
başqa kimsə
except
,Lam,Elif, ,30,1,
RES – məhdudlaşdırıcı hissəcik أداة حصر
نفورا
ن ف ر | NFR
NFWRÆ
nufūran
nifrətlərindən
(in) aversion.
Nun,Fe,Vav,Re,Elif, 50,80,6,200,1,
N – ittihamedici kişi qeyri-müəyyən isim اسم منصوب
Konu Başlığı: [17:39-44] Hikmet Kuran'dadır
Abdulbaki Gölpınarlı : Andolsun ki düşünüp ibret almaları için şu Kur'ân'da bu meseleyi apaçık ve defalarca anlattık, fakat bu anlatış, onların ancak, gerçekten büsbütün uzaklaşmalarına sebep olmada.
Adem Uğur : Biz, onların akıllarını başlarına toplamaları için bu Kur'an'da (çeşitli ikaz ve ihtarları) türlü şekillerde tekrar ettik. Fakat bu, onlara, daha da kaçıp uzaklaşmaktan başka bir şey sağlamıyor.
Ahmed Hulusi : Andolsun, şu Kurân'da (hakikati) temsillerle, türlü anlatım yollarıyla açıkladık ki düşünüp hatırlasınlar; fakat bu, onların ancak uzaklaşmalarını arttırıyor.
Ahmet Tekin : Onların akıllarını başlarına toplamaları için, biz, bu Kur’ân’da dini hakikatların delillerini, gerekçelerini, insani ve ahlaki değerlerin zaruretini, çeşitli ikaz ve ihtarları, değişik ifadelerle çok yönlü açıkladık. Bu, onların, Kur’ân’dan uzaklaşmalarından, nefretlerini artırmaktan başka bir şey sağlamadı.
Ahmet Varol : Andolsun öğüt almaları için bu Kur'an'da (bunları) türlü türlü açıkladık. Ama bu onların sadece nefretlerini artırıyor.
Ali Bulaç : Andolsun, biz bu Kur'an'da çeşitli açıklamalar yaptık, öğüt alıp düşünsünler diye. Oysa bu, onların daha uzaklaşmalarından başkasını arttırmıyor.
Ali Fikri Yavuz : Biz, Bu Kur’ân’da ibret misalleri verdik; cennet’le müjdeledik, Cehennem’le korkuttuk ki, düşünüp akıllarını başlarına alsınlar. Halbuki bu, ancak onların hakdan nefretini artırıyor.
Azerice : Biz bu Quranda hər cür izahat verdik ki, məsləhət görsünlər. Lakin bu, onların nifrətini daha da artırdı.
Bekir Sadak : Biz, and olsun ki ogut almalari icin bu Kuran'da bunlari turlu turlu acikladik. Fakat bu aciklamalar ancak onlarin nefretini artirmistir.
Celal Yıldırım : Şanıma and olsun ki biz, bu Kur'ân'da (sözü edilen hususları), iyice düşünüp öğüt alsınlar diye bir bir açıklayıp tekrarladık. Ne yazık ki bu uyarı ve öğütler onların sadece nefretini artırmaktadır.
Diyanet İşleri : Andolsun biz, onlar düşünüp öğüt alsınlar diye (gerçekleri) bu Kur’an’da değişik biçimlerde açıkladık. Fakat bu, onların ancak kaçışlarını artırıyor.
Diyanet İşleri (eski) : Biz, and olsun ki öğüt almaları için bu Kuran'da bunları türlü türlü açıkladık. Fakat bu açıklamalar ancak onların nefretini artırmıştır.
Diyanet Vakfi : Biz, onların akıllarını başlarına toplamaları için bu Kur'an'da (çeşitli ikaz ve ihtarları) türlü şekillerde tekrar ettik. Fakat bu, onlara, daha da kaçıp uzaklaşmaktan başka bir şey sağlamıyor.
Edip Yüksel : Biz, öğüt almaları için Kuran'da açıkladık. Ne var ki bu, sadece onların nefretini arttırır
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz, bu Kur'ân'da akıllarını başlarına almaları için türlü şekillerde (ikaz ve ihtarı) açıkladık. Fakat bu açıklamalar ancak onların nefretini artırmıştır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Biz bu ikazı bu Kur'an'da türlü şekillerde açıkladık ki; düşünüp akıllarını başlarına alsınlar; oysa bu onların ancak ürkekliğini artırıyor!
Elmalılı Hamdi Yazır : Biz bu ıhtarı bu Kur'anda türlü şekillerle ifade ettik ki düşünüp akıllarını başlarına alsınlar, halbuki o onların ancak ürkekliğini artırıyor
Fizilal-il Kuran : Kâfirler öğüt alıp, akıllarını başlarına toplasınlar diye bu Kur'an'da çeşitli uyarı yöntemleri kullandık. Fakat bu farklı uyarılar onların gerçekten daha da uzaklaşmalarından başka bir şeye yaramamıştır.
Gültekin Onan : Andolsun, biz bu Kuran'da çeşitli açıklamalar yaptık, öğüt alıp düşünsünler diye. Oysa bu, onların daha uzaklaşmalarından başkasını arttırmıyor.
Hakkı Yılmaz : Biz, bu Kur’ân'da, onların akıllarını başlarına almaları için türlü şekillerde evirip çevirdik/farklı farklı şekillerde açıklama yaptık. Ve bu açıklamalar, ancak onların nefretini artırmıştır.
Hasan Basri Çantay : Andolsun, bu (ihtaarı) şu Kur'anda dürlü dürlü şekillerde açıklamışızdır. Tâki iyice düşünüb ibret alsınlar. Halbuki bu, onların (hakdan) nefret etmelerinden başka, bir şey'i artırmıyor.
Hayrat Neşriyat : Şübhesiz ki (bu ihtârı) bu Kur’ân’da türlü şekillerde ifâde ettik ki, düşünüp ibret alsınlar. Fakat (bu), onlara (hakka karşı) nefretten başka bir şey artırmıyor.
İbni Kesir : Andolsun ki; Biz, öğüt alsınlar diye bu Kur'an'da çeşitli açıklamalar yaptık. Fakat bu, onların nefretinden başka bir şeyi artırmıyor.
İskender Evrenosoğlu : Ve andolsun ki Biz, tezekkür (idrak) etsinler diye, bu Kur'ân'da tekrar tekrar (hakikatleri) açıkladık. Oysa bu (açıklamalar), nefretlerinden başka bir şeyi artırmadı.
İsra : Biz bu Quranda hər cür izahat verdik ki, məsləhət görsünlər. Lakin bu, onların nifrətini daha da artırdı.
Muhammed Esed : Gerçek şu ki, bu Kuran'da Biz (gerçeği) pek çok yönden açık açık ortaya koyduk ki (onu inkar edenler) iyice içlerine sindirebilsinler: ne var ki, bu sadece onların nefretini artırdı.
Ömer Nasuhi Bilmen : Andolsun ki, Biz Kur'an'da bu ihtarı güzelce düşünsünler diye (mütenevvi sûrette) beyan ettik. Halbuki, bu onlar için nefretten başka bir şey arttırmıyor.
Ömer Öngüt : Andolsun ki biz, düşünüp anlasınlar diye bu Kur'an'da sözü tekrar tekrar açıkladık. Fakat bu, onlara daha da kaçıp uzaklaşmaktan başka bir yarar sağlamıyor.
Şaban Piriş : Bu Kur’an’da, öğüt alsınlar diye açıklamalar yaptık. Fakat, bu onların sadece nefretini artırdı.
Suat Yıldırım : İnsanlar düşünüp ders alsınlar diye Biz Kur’ân’da bu gerçekleri farklı üsluplarla beyan ettik. Ne var ki bu, onları daha da kaçırmaktan başka bir sonuç vermedi.
Süleyman Ateş : Biz Kur'ân'da sözü türlü biçimlerde anlattık ki, düşünüp anlasınlar. Fakat bu, onların sadece kaçışlarını artırıyor.
Tefhim-ul Kuran : Andolsun, biz bu Kur'anda çeşitli açıklamalar yaptık, öğüt alıp düşünsünler diye, oysa bu, onların daha da uzaklaşmalarından başkasını arttırmıyor.
Ümit Şimşek : Öğüt alsınlar diye, Biz bu Kur'ân'da hakikatleri çeşitli şekillerde açıkladık. Fakat bu onları daha da fazla kaçırıyor.
Yaşar Nuri Öztürk : Biz, gerçeği, Kur'an'da türlü biçimlerde ifade ettik ki, düşünüp anlayabilsinler. Fakat bu onların sadece kaçışlarını artırıyor.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]