| Şaban Piriş Meali | 	
	  |  
 | 1: Andolsun sıra sıra dizilenlere. | 	  |  
 | 2: Alıkoyup... Engelleyenlere... | 	  |  
 | 3: Ögüt dinleyenlere... | 	  |  
 | 4: İlahınız, sadece birdir! | 	  |  
 | 5: O, göklerin, yerin ve arasındakilerin Rabb’idir. O, doğuların da Rabbidir. | 	  |  
 | 6: Biz, en yakın göğü yıldızlarla süsledik. | 	  |  
 | 7: Her inatçı şeytandan koruyarak. | 	  |  
 | 8: Onlar, yüce alemi işitemezler, her yandan kovulurlar. | 	  |  
 | 9: Uzaklaştırılarak... Onlar için devamlı bir ceza vardır. | 	  |  
 | 10: Ancak, tek bir söz kapan olursa, hemen onu delip geçen bir alev takip eder. | 	  |  
 | 11: Şimdi onlara sor: -Yaratılışça onlar mı daha güçlü; yoksa bizim yarattıklarımız mı? Biz onları yapışkan bir çamurdan yarattık. | 	  |  
 | 12: Belki sen buna hayret ediyorsun, onlar da alay ediyorlar. | 	  |  
 | 13: Onlara öğüt verildiği zaman öğüt almıyorlar. | 	  |  
 | 14: Bir ayet gördükleri zaman onunla alay ediyorlar. | 	  |  
 | 15: -Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değil! diyorlar. | 	  |  
 | 16: Ölüp, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, biz yeniden diriltileceğiz?! | 	  |  
 | 17: Veya önceki atalarımız mı?! | 	  |  
 | 18: De ki: -Evet, hem de hor ve hakir olarak! | 	  |  
 | 19: Çünkü o, korkunç bir sesten ibarettir. O zaman derhal gözleri açılacaktır. | 	  |  
 | 20: -Eyvah bize, işte hesap günü! | 	  |  
 | 21: İşte sizin yalanladığınız ayırt etme günü! | 	  |  
 | 22: -Toplayın, zalimlik edenleri, eşlerini ve kulluk ettiklerini... | 	  |  
 | 23: Allah’tan başkalarına... Onları cehennem yoluna iletin! | 	  |  
 | 24: Durdurun onları, çünkü hesaba çekilecekler... | 	  |  
 | 25: -Size ne oldu da birbirinize yardım etmiyorsunuz? | 	  |  
 | 26: Hayır, onlar, bugün artık teslim olmuşlardır. | 	  |  
 | 27: Birbirlerine dönüp sitem ederler, sorarlar. | 	  |  
 | 28: - Siz bize sağdan geliyordununuz, derler. | 	  |  
 | 29: Diğerleri de derler ki; -Hayır, siz inanan kimseler değildiniz. | 	  |  
 | 30: -Bizim size karşı bir yaptırım gücümüz de yoktu. Fakat siz, zaten azgın bir toplum idiniz. | 	  |  
 | 31: Artık Rabbimizin hakkımızdaki o sözü gerçekleşti. Kesinlikle biz onu tadacağız. | 	  |  
 | 32: Evet sizi azdırdık, çünkü biz de azgın kimseler idik. | 	  |  
 | 33: Doğrusu onlar, o gün, azapta müşterektirler. | 	  |  
 | 34: Biz, günahkârlara işte böyle yaparız. | 	  |  
 | 35: Çünkü onlar, kendilerine: -Allah’tan başka ilah yoktur, denildiği zaman büyüklenirlerdi. | 	  |  
 | 36: -Bir mecnun şair için ilahlarımızı terk mi edeceğiz? derlerdi. | 	  |  
 | 37: Hayır, O, gerçeği getirdi ve peygamberleri doğruladı. | 	  |  
 | 38: Siz ise, o acı veren azabı tadacaksınız. | 	  |  
 | 39: Ancak yaptıklarınızın cezasını göreceksiniz. | 	  |  
 | 40: Ancak Allah’ın ihlaslı kulları hariç. | 	  |  
 | 41: Onlar için bilinen rızıklar vardır. | 	  |  
 | 42: Meyveler ve onlar ikrama layık olanlardır. | 	  |  
 | 43: Nimet cennetlerinde. | 	  |  
 | 44: Karşılıklı koltuklar üzerinde. | 	  |  
 | 45: (45-46) Etraflarında berrak bir kaynaktan, içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır. | 	  |  
 | 47: O, ne baş ağrısı verir, ne de ondan sarhoş olurlar. | 	  |  
 | 48: Yanlarında da, gözlerini sadece kendisine çevirmiş, güzel gözlü eşler. | 	  |  
 | 49: Sanki onlar, saklı bir yumurta... | 	  |  
 | 50: İşte o zaman birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar: | 	  |  
 | 51: Onlardan biri: -Benim bir yakın arkadaşım vardı, der. | 	  |  
 | 52: Bana derdi ki: -Sen gerçekten tasdik mi ediyorsun? | 	  |  
 | 53: Ölüp, toprak ve kemik olduktan sonra, biz hesap mı vereceğiz? | 	  |  
 | 54: -Ona ne olduğunu görüyor musunuz? der birisi. | 	  |  
 | 55: Bir de bakar ki onun ateşin ortasında olduğunu görür. | 	  |  
 | 56: -Allah’a yemin ederim ki, sen, neredeyse beni de mahvedecektin! der. | 	  |  
 | 57: Eğer Rabbi’min nimeti olmasaydı, ben de hüsrana uğrayanlardan olacaktım. | 	  |  
 | 58: Şimdi, artık biz ölmeyeceğiz, değil mi? | 	  |  
 | 59: İlk ölümümüzden başka. Biz, azaba da çarptırılmayacağız. | 	  |  
 | 60: İşte bu, en büyük kurtuluştur. | 	  |  
 | 61: Çalışanlar da bunun benzeri için çalışsınlar. | 	  |  
 | 62: Bu mu daha hayırlı nimet olarak yoksa, zakkum ağacı mı? | 	  |  
 | 63: Biz onu zalimler için bir fitne kıldık. | 	  |  
 | 64: O, cehennemin dibinden çıkan bir ağaçtır. | 	  |  
 | 65: Tomurcukları (ürünleri) sanki şeytanların başları gibidir. | 	  |  
 | 66: İşte onlar, bundan yerler ve karınlarını onunla doldururlar. | 	  |  
 | 67: Sonra onlar için, bunun üzerine kaynar su vardır. | 	  |  
 | 68: Sonra da onların dönüşü yine ateşedir. | 	  |  
 | 69: Onlar, babalarını, atalarını sapık kimseler olarak bulmuşlardı. | 	  |  
 | 70: Onların izinde koşturmuşlardı. | 	  |  
 | 71: Onlardan önce, daha evvel yetişmiş olanların çoğu da doğru yoldan sapmıştı. | 	  |  
 | 72: İçlerinden uyarıcılar gönderdik. | 	  |  
 | 73: Uyarılanların sonu nasıl oldu bir bak! | 	  |  
 | 74: Allah’ın arınan ihlaslı kullarının dışında... | 	  |  
 | 75: Nuh, bize seslenmişti de biz, ona ne güzel karşılık vermiştik. | 	  |  
 | 76: Onu ve ailesini, o büyük sıkıntıdan kurtarmıştık. | 	  |  
 | 77: Onun soyunu da devam ettirdik. | 	  |  
 | 78: Sonradan gelenler arasında namını yaşattık. | 	  |  
 | 79: Alemler içinde Nuh’a selam olsun! | 	  |  
 | 80: İşte biz iyileri böyle ödüllendiririz. | 	  |  
 | 81: Çünkü O, mü’min kullarımızdan idi. | 	  |  
 | 82: Diğerlerini ise suda boğmuştuk. | 	  |  
 | 83: Şüphesiz İbrahim de onun yolunda olanlardan idi. | 	  |  
 | 84: Hani O, Rabb’ine teslimiyet içinde bir kalp ile gelmişti. | 	  |  
 | 85: O zaman babasına ve kavmine demişdi ki: «Siz nelere tapıyorsunuz»?  | 	  |  
 | 86: Allah’tan başka uydurma ilahlar mı istiyorsunuz? | 	  |  
 | 87: Evrenin sahibi hakkındaki düşünceniz nedir? | 	  |  
 | 88: İbrahim yıldızlara bir göz attı... | 	  |  
 | 89: Ve “ben rahatsızım.” dedi. | 	  |  
 | 90: Onu bırakıp gittiler. | 	  |  
 | 91: İbrahim, onların ilahlarıyla baş başa kaldı. -Yemez misiniz? dedi. | 	  |  
 | 92: Size ne oldu da konuşmuyorsunuz? | 	  |  
 | 93: Sonra, üzerlerine yürüdü ve tüm kuvvetiyle vurdu. | 	  |  
 | 94: Bu sebeple hışımla onun yanına geldiler. | 	  |  
 | 95: İbrahim, onlara; -Yonttuğunuz şeylere mi kulluk ediyorsunuz? dedi. | 	  |  
 | 96: Sizi de yonttuklarınızı da yaratan Allah’tır. | 	  |  
 | 97: -Onun için bir bina yapın, onu ateşin içine atın! dediler. | 	  |  
 | 98: Ona tuzak kurmak istediler. Ama biz onları alçalttık. | 	  |  
 | 99: İbrahim dedi ki: -Ben, Rabbi’me yöneliyorum. O bana doğru yolu gösterecektir. | 	  |  
 | 100: Rabb’im, bana iyilerden bir evlat bağışla. | 	  |  
 | 101: Biz de ona yumuşak kalpli bir erkek çocuk müjdesi verdik. | 	  |  
 | 102: Çocuk, onunla çalışacak, yürüyecek bir yaşa gelince, ona dedi ki; -Oğulcuğum, bak, rüyamda seni kurban ettiğimi görüyorum. Ne dersin? Oğlu; -Babacığım, sana emrolunanı yap! dedi. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın!. | 	  |  
 | 103: Her ikisi de teslimiyet gösterip, İbrahim oğlunu alnı üzerine yatırdığı zaman... | 	  |  
 | 104: -Ey İbrahim! diye seslendik. | 	  |  
 | 105: Sen rüyanı gerçekleştirdin. Biz, iyileri böyle mükafatlandırırız. | 	  |  
 | 106: Bu, elbette apaçık bir imtihandı. | 	  |  
 | 107: Ona fidye olarak büyük bir kurbanlık koç vermiştik. | 	  |  
 | 108: (108-109) Sonrakiler arasında onun için: -İbrahim’e selam olsun! mirası bıraktık. | 	  |  
 | 110: İşte iyileri böyle ödüllendiririz. | 	  |  
 | 112: O’na salihlerden bir peygamber olacak İshak’ı müjdeledik. | 	  |  
 | 113: Onu da İshak’ı da bereketlendirdik. Onların soyundan iyiler de, kendilerine gerçekten zulmedenler de vardır. | 	  |  
 | 114: Musa ve Harun’a da lütuflarda bulunmuştuk. | 	  |  
 | 115: O ikisini ve kavimlerini büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştık. | 	  |  
 | 116: Onlara yardım etmiştik de onlar galip gelmişlerdi. | 	  |  
 | 117: O ikisine açıkça anlaşılan kitabı vermiştik. | 	  |  
 | 118: Onlara dosdoğru yolu göstermiştik. | 	  |  
 | 119: (119-120) Daha sonrakiler arasında onlar için: -Musa ve Harun’a selam! mirası bıraktık. | 	  |  
 | 122: Çünkü ikisi de mü’min kullarımızdan idi. | 	  |  
 | 123: İlyas da peygamberlerden idi. | 	  |  
 | 124: Halkına şöyle demişti: -Kokmuyor musunuz? | 	  |  
 | 125: Yaratıcıların en iyisini bırakıp Ba’l’e mi yalvarıyorsunuz? | 	  |  
 | 126: Sizin Rabbiniz de, daha önceki atalarınızın Rabbi de Allah’tır. | 	  |  
 | 127: Onu yalanladılar, bu yüzden onlar, azaba hazır olmuşlardır. | 	  |  
 | 128: Allah’ın arınmış kulları dışında. | 	  |  
 | 129: (129-130) Ona, sonradan gelenler arasında: -İlyas’a selam! mirası bıraktık. | 	  |  
 | 133: Lût da elbette peygamber idi. | 	  |  
 | 134: Onu ve ailesini tamamen kurtarmıştık. | 	  |  
 | 135: Sadece geride kalanlardan olan yaşlı bir kadın dışında. | 	  |  
 | 136: Sonra da diğerlerini helak etmiştik (yerin dipine geçirmiştik). | 	  |  
 | 137: (137-138) Siz de sabah akşam onların üzerinden geçiyorsunuz da aklınızı kullanmıyor musunuz? | 	  |  
 | 139: Yunus Peygamber de, burada adı anılan peygamberlerden. Yunus da peygamberlerden idi. | 	  |  
 | 140: Dolu bir gemiye binmişti. | 	  |  
 | 141: Kura çekmişler ve kaybedenlerden olmuştu. | 	  |  
 | 142: O, kınanmış iken bir balık onu yuttu. | 	  |  
 | 143: Eğer Allah’ı tesbih edenlerden olmasaydı. | 	  |  
 | 144: İnsanların tekrar diriltilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı. | 	  |  
 | 145: Ama biz onu bitkin (hasta) olduğu halde bir yere çıkardık. | 	  |  
 | 146: Onun üzerine de geniş yapraklı bir ağaç bitirmiştik. | 	  |  
 | 147: Sonra da onu yüz bin kişiye veya daha fazlasına göndermiştik. | 	  |  
 | 148: Ona iman ettiler, biz de onlara bir süreye kadar geçimlik verdik. | 	  |  
 | 149: Onlara sor, kızlar Allah’ın da, oğlanlar onların mı? | 	  |  
 | 150: Yoksa bizim melekleri dişi olarak yarattığımıza mı şahitlik ettiler? | 	  |  
 | 151: (151-152) Bak, onlar nasıl da uydurarak, “Allah’ın oğlu oldu” diyorlar. Gerçekten onlar yalancıdırlar. | 	  |  
 | 153: (Güya) Allah, kızları erkeklere tercih etmiş. | 	  |  
 | 154: Size ne oluyor? Nasıl hüküm verebiliyorsunuz? | 	  |  
 | 155: Hiç düşünmüyor musunuz? | 	  |  
 | 156: Yoksa sizin çok açık bir belgeniz mi var? | 	  |  
 | 157: Eğer doğru söylüyorsanız, haydi kitabınızı getirin. | 	  |  
 | 158: Allah ile cinler arasında bir soy bağı icat ettiler. Cinler de elbette hesaba çekilebileceklerini biliyorlar. | 	  |  
 | 159: Allah, onların vasıflandırdıkları şeylerden uzaktır. | 	  |  
 | 160: Allah’ın ihlaslı kulları hariç (bir yana...) | 	  |  
 | 161: Siz ve kulluk ettikleriniz. | 	  |  
 | 162: (162-163) Cehenneme atılacaklardan başka kimseyi yoldan çıkaramazsınız. | 	  |  
 | 164: Biz (meleklerin) her birimizin belli bir mevkisi vardır. | 	  |  
 | 165: Biz, elbette biz dizi dizi olanlarız. | 	  |  
 | 166: Ve yine biz, tesbih ediciler biziz. | 	  |  
 | 167: Onlar, şöyle diyorlardı: | 	  |  
 | 168: -Öncekilerden yanımızda bir zikir/kitap olsaydı | 	  |  
 | 169: Elbette Allah’ın ihlaslı kulları olurduk. | 	  |  
 | 170: Şimdi ise O’nu inkar ettiler. Ama bilecek onlar. | 	  |  
 | 171: Peygamber olarak gönderilmiş olan kullarımız hakkında hükmümüz verilmiştir. | 	  |  
 | 172: Onlara mutlaka yardım edilecektir. | 	  |  
 | 173: Bizim ordularımız galip gelecektir. | 	  |  
 | 174: Öyleyse bir süreye kadar onlardan yüz çevir. | 	  |  
 | 175: Onları gözle, onlar da gözleyecekler. | 	  |  
 | 176: Azabımızı mı acele istiyorlar? | 	  |  
 | 177: Azap, onların alanına inince, uyarılanların sabahı ne acıdır! | 	  |  
 | 178: Bir süreye kadar onlardan uzaklaş. | 	  |  
 | 179: Ve gözle, onlar da gözleyecekler. | 	  |  
 | 180: Gücün ve üstünlüğün sahibi olan Rabbin, onların nitelediklerinden yücedir (uzaktır). | 	  |  
 | 181: Selam elçilere! | 	  |  
 | 182: Hamd ise alemlerin Rabbi Allah’adır. | 	  |