REM – prefiksli bərpa hissəciyi V – 3-cü şəxs kişi tək mükəmməl feli PRON – 3-cü şəxs kişi cəm obyekt əvəzliyi الفاء استئنافية فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
جذاذا
ج ذ ذ | CZ̃Z̃
CZ̃ÆZ̃Æ
cuƶāƶen
hissə-hissə
(into) pieces
Cim,Zel,Elif,Zel,Elif, 3,700,1,700,1,
N – ittihamedici kişi qeyri-müəyyən isim اسم منصوب
إلا
|
ÎLÆ
illā
tək istisna olmaqla
except
,Lam,Elif, ,30,1,
RES – məhdudlaşdırıcı hissəcik أداة حصر
كبيرا
ك ب ر | KBR
KBYRÆ
kebīran
ağsaqqal
a large (one)
Kef,Be,Ye,Re,Elif, 20,2,10,200,1,
N – akkusativ kişi tək qeyri-müəyyən isim اسم منصوب
لهم
|
LHM
lehum
onlar
of them,
Lam,He,Mim, 30,5,40,
P – prefiksli ön söz lām PRON – 3-cü şəxs kişi cəm şəxs əvəzliyi جار ومجرور
لعلهم
|
LALHM
leǎllehum
ola bilər
so that they may
Lam,Ayn,Lam,He,Mim, 30,70,30,5,40,
ACC – ittiham hissəciyi PRON – 3-cü şəxs kişi cəm obyekt əvəzliyi حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «لعل»
إليه
|
ÎLYH
ileyhi
Ona
to it
,Lam,Ye,He, ,30,10,5,
P – ön söz PRON – 3-cü şəxs kişi tək obyekt əvəzliyi جار ومجرور
يرجعون
ر ج ع | RCA
YRCAWN
yerciǔne
müraciət edirlər (deyərək)
return.
Ye,Re,Cim,Ayn,Vav,Nun, 10,200,3,70,6,50,
V – 3-cü şəxs kişi cəm qeyri-kamil feli PRON – mövzu əvəzliyi فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
Konu Başlığı: [21:51-62] İbrahim
Abdulbaki Gölpınarlı : Onları paramparça etti, yalnız, ona baş vursunlar diye büyüklerini bıraktı.
Adem Uğur : Sonunda İbrahim onları paramparça etti. Yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye.
Ahmed Hulusi : (Nihayet İbrahim) belki ona gidip sorarlar diye, en büyükleri dışında putları paramparça etti.
Ahmet Tekin : Sonunda İbrâhim onların büyük putlarının dışında, bütün putlarını paramparça etti. Büyük puta başvururlar diye düşündü.
Ahmet Varol : Böylece belki ona başvururlar diye büyükleri dışında putları paramparça etti.
Ali Bulaç : Böylece o, yalnızca büyükleri hariç olmak üzere onları paramparça etti; belki ona başvururlar diye.
Ali Fikri Yavuz : Nihayet o putları paramparça etti, yalnız bunların büyüğünü bıraktı ki, belki ona müracaat ederler (de hadiseyi sorarlar).
Azerice : Sonra böyüklərindən başqa onları parçaladı ki, ondan soruşsunlar.
Bekir Sadak : Hepsini paramparca edip, iclerinden buyugunu ona basvursunlar diye, saglam birakti.
Celal Yıldırım : Derken İbrahim, onları parça parça etti; ancak dönüp başvururlar diye (putların) en büyüğünü kırmadı.
Diyanet İşleri : Derken (İbrahim) belki kendisine başvururlar diye içlerinden bir büyüğü bırakarak onları (putları) paramparça etti.
Diyanet İşleri (eski) : Hepsini paramparça edip, içlerinden büyüğünü ona başvursunlar diye, sağlam bıraktı.
Diyanet Vakfi : Sonunda İbrahim onları paramparça etti. Yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye.
Edip Yüksel : Hepsini param parça etti; ancak belki ona danışırlar diye en büyüklerine dokunmadı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Derken o, bunları parça parça etti. Yalnız kendisine başvursunlar diye onların büyüğünü sağlam bıraktı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Derken, onları parça parça etti. Ancak büyüklerinden birini bıraktı ki belki ona müracaat ederler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Derken onları parça parça etti, ancak bir büyüklerini bıraktı ki belki ona müracaat ederler
Enbiya : Sonra böyüklərindən başqa onları parçaladı ki, ondan soruşsunlar.
Fizilal-il Kuran : Arkasından o putları kırıp parça parça etti, fakat bilgisine (!) başvursunlar diye en büyük putu sağlam bıraktı.
Gültekin Onan : Böylece o, yalnızca büyükleri hariç olmak üzere onları paramparça etti; belki ona başvururlar diye.
Hakkı Yılmaz : Sonra da İbrâhîm, ona müracaat etsinler diye kendilerine ait büyükleri dışında bunları parça parça etti.
Hasan Basri Çantay : Derken o, bunları parça parça etdi. Yalınız onların büyüğünü bırakdı, belki ona müracaat ederler diye.
Hayrat Neşriyat : Nihâyet (İbrâhîm) onları (o putları) paramparça etti; ancak onların büyüğünü(bıraktı) ki, belki ona mürâcaat ederler!
İbni Kesir : Derken hepsini paramparça edip içlerinden büyüğünü, ona başvursunlar diye sağlam bıraktı.
İskender Evrenosoğlu : Sonra onları (putları) cüz cüz (parça parça) yaptı. Onların büyük olanı hariç. Umulur ki böylece onlar, ona rücu ederler (dönerler).
Muhammed Esed : Ve en büyükleri dışında (putların) hepsini paramparça etti; belki dönüp (bu olup biten için) ona başvururlar diye.
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık onları parça parça etti. Ancak onların bir büyüğünü değil, belki kendisine müracaat ederler diye.
Ömer Öngüt : Sonunda İbrahim onları paramparça etti. Yalnız içlerinden büyüğünü, ona başvursunlar diye sağlam bıraktı.
Şaban Piriş : Sonunda İbrahim hepsini paramparça edip, içlerinden büyüğünü ona başvursunlar diye sağlam bıraktı.
Suat Yıldırım : Onların bütün putlarını paramparça etti, yalnız, halk, belki de olup biten olay hakkında kendisine sorarlar düşüncesiyle, onların büyüklerine dokunmadı.
Süleyman Ateş : Nihâyet (İbrâhim) onları parça parça etti, yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye(!)
Tefhim-ul Kuran : Böylece o, yalnızca büyükleri hariç olmak üzere onları paramparça kıldı; belki ona başvururlar diye.
Ümit Şimşek : Sonra onları parça parça etti; yalnız, gelip sorsunlar diye büyüklerine dokunmadı.
Yaşar Nuri Öztürk : Sonunda onları parça parça etti. Yalnız en büyüklerini bıraktı ki, dönüp ona başvurabilsinler.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]