CONJ – prefiksli birləşmə wa (və) EMPH – vurğulayıcı prefiks lām CERT – əminlik zərrəsi الواو عاطفة اللام لام التوكيد حرف تحقيق
جاءهم
ج ي ا | CYÆ
CÆÙHM
cā'ehum
onların yanına gəldi
came to them
Cim,Elif,,He,Mim, 3,1,,5,40,
V – 3-cü şəxs kişi tək mükəmməl feli PRON – 3-cü şəxs kişi cəm obyekt əvəzliyi فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
رسول
ر س ل | RSL
RSWL
rasūlun
elçi
a Messenger
Re,Sin,Vav,Lam, 200,60,6,30,
N – nominativ kişi qeyri-müəyyən isim اسم مرفوع
منهم
|
MNHM
minhum
özlərindən
from among them
Mim,Nun,He,Mim, 40,50,5,40,
P – ön söz PRON – 3-cü şəxs kişi cəm obyekt əvəzliyi جار ومجرور
فكذبوه
ك ذ ب | KZ̃B
FKZ̃BWH
fekeƶƶebūhu
onu inkar etdilər
"but they denied him;"
Fe,Kef,Zel,Be,Vav,He, 80,20,700,2,6,5,
REM – prefiksli bərpa hissəciyi V – 3-cü şəxs kişi cəm (forma II) mükəmməl fel PRON – mövzu əvəzliyi PRON – 3-cü şəxs kişi tək obyekt əvəzliyi الفاء استئنافية فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
فأخذهم
ا خ ذ | ÆḢZ̃
FǼḢZ̃HM
feeḣaƶehumu
tutdular
so seized them
Fe,,Hı,Zel,He,Mim, 80,,600,700,5,40,
REM – prefiksli bərpa hissəciyi V – 3-cü şəxs kişi tək mükəmməl feli PRON – 3-cü şəxs kişi cəm obyekt əvəzliyi الفاء استئنافية فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
العذاب
ع ذ ب | AZ̃B
ÆLAZ̃ÆB
l-ǎƶābu
əzab
the punishment
Elif,Lam,Ayn,Zel,Elif,Be, 1,30,70,700,1,2,
N – nominativ kişi adı اسم مرفوع
وهم
|
WHM
vehum
və onlar
while they
Vav,He,Mim, 6,5,40,
CIRC – prefiksli şərti hissəcik PRON – 3-cü şəxs kişi cəm şəxs əvəzliyi الواو حالية ضمير منفصل
ظالمون
ظ ل م | ƵLM
ƵÆLMWN
Zālimūne
təqiblərini davam etdirərkən
(were) wrongdoers.
Zı,Elif,Lam,Mim,Vav,Nun, 900,1,30,40,6,50,
N – nominativ kişi cəm fəal iştirakçı اسم مرفوع
Konu Başlığı: [16:112-114] Helal Nimetleri Yasaklamak Felaket Getirir
Abdulbaki Gölpınarlı : Andolsun ki onlara, kendi cinslerinden bir peygamber geldi de onu yalanladılar, onları helâk ediverdi azap ve onlardır zulmedenler.
Adem Uğur : Andolsun ki, onlara kendilerinden peygamber geldi de onu yalanladılar. Onlar zulmederlerken azap onları yakalayıverdi.
Ahmed Hulusi : Andolsun ki onlara kendilerinden bir Rasûl geldi de Onu yalanladılar! Zâlimler oldukları hâlde, azap kendilerini yakaladı.
Ahmet Tekin : Andolsun ki, onlara kendilerinden bir Rasul geldi. Onu yalanladılar. Onlar baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engellerlerken, ceza ve felâket başlarına indi.
Ahmet Varol : Andolsun onlara kendi içlerinden bir peygamber geldi ama onu yalanladılar. Onlar zulmederlerken azap kendilerini yakaladı.
Ali Bulaç : Andolsun, onlara kendi içlerinden bir elçi gelmişti, fakat onu yalanladılar; böylece onlar, zulümlerine devam etmektelerken azab onları yakalayıverdi.
Ali Fikri Yavuz : Yemin olsun ki, Peygamberi inkâr eden o nankörlere içlerinden bir Rasûl geldi de onu yalanladılar. Zulüm yaparlarken azab da kendilerini yakalayıverdi. (Bu azab, müşriklerin Bedir felâketidir).
Azerice : And içirəm ki, onların içindən onlara bir elçi gəldi. Lakin onu inkar etdilər. Bundan sonra onları əzab bürüdü. Onlar zalımdırlar.
Bekir Sadak : And olsun ki, aralarindan kendilerine bir peygamber gelmisti, onu yalanci saydilar. Haksizlik ederlerken azaba ugradilar.
Celal Yıldırım : And olsun ki, içlerinden onlara bir peygamber geldi de onu yalanladılar. Bu yüzden —onlar zâlimler iken— azâb kendilerini yakalayıverdi.
Diyanet İşleri : Andolsun, onlara içlerinden bir peygamber geldi de onu yalanladılar. Böylece zulmederlerken azap onları yakalayıverdi.
Diyanet İşleri (eski) : And olsun ki, aralarından kendilerine bir peygamber gelmişti, onu yalancı saydılar. Haksızlık ederlerken azaba uğradılar.
Diyanet Vakfi : Andolsun ki, onlara kendilerinden peygamber geldi de onu yalanladılar. Onlar zulmederlerken azap onları yakalayıverdi.
Edip Yüksel : Onlara kendilerinden bir elçi geldi, onu yalanladılar. Sonunda, zulmederlerken onları azap yakaladı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Andolsun ki, onlara içlerinden bir peygamber geldi de onu yalanladılar. Bunun üzerine zulüm yaparlarken azab da onları yakalayıverdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Andolsun ki, onlara içlerinden bir peygamber geldi de ona yalan söylüyor, dediler. Azap da zulmederlerken kendilerini yakalayıverdi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Celâlim hakkı için, onlara içlerinden bir Resul geldi de ona yalan söyleyor dediler, zulmederlerken azâb da kendilerini yakalayıverdi
Fizilal-il Kuran : Gerçi onlara kendi ırklarından peygamber gelmişti, fakat onu yalanladılar. Bunun üzerine zalimlikleri yüzünden azap yakalarına yapıştı.
Gültekin Onan : Andolsun, onlara kendi içlerinden bir elçi gelmişti, fakat onu yalanladılar; böylece onlar, zulümlerine devam etmektelerken azab onları yakalayıverdi.
Hakkı Yılmaz : Ve andolsun ki, onlara içlerinden bir elçi gelmişti de onu yalanladılar. Bunun üzerine, onlar şirk koşarak yanlış, kendi zararlarına iş yaparlarken azap onları yakalayıverdi.
Hasan Basri Çantay : Andolsun ki onlara kendilerinden bir peygamber de gelmişdir de onu tekzîb etmişlerdir. Derken onlar zulümlerinde berdevam iken kendilerini azâb yakalayıvermişdir.
Hayrat Neşriyat : Şânım hakkı için, onlara kendilerinden bir peygamber geldi de onu yalanladılar. Bunun üzerine, onlar zulmedici kimseler oldukları bir hâlde iken azab onları yakalayıverdi!
İbni Kesir : Andolsun ki; onlara, kendilerinden bir peygamber gelmişti de onu yalanlamışlardı. Zulüm ederken kendilerini azab yakalayıvermişti.
İskender Evrenosoğlu : Ve andolsun ki; onlara, kendilerinden (kendi içlerinden) bir resûl geldi. Fakat onu yalanladılar. Böylece azap onları yakaladı. Ve onlar zalimlerdir.
Muhammed Esed : Kaldı ki, onlara aralarından bir elçi de gelmişti; ama onlar o'nu yalanladılar. Ve onlar böylece zulüm ve haksızlıklarına devam edip giderken azap kendilerini kıskıvrak yakaladı.
Nahl : And içirəm ki, onların içindən onlara bir elçi gəldi. Lakin onu inkar etdilər. Bundan sonra onları əzab bürüdü. Onlar zalımdırlar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve andolsun ki, onlara kendilerinden bir peygamber geldi, onu hemen tekzîp ettiler, artık onlar zalimler oldukları halde kendilerini azap yakaladı.
Ömer Öngüt : Andolsun ki onlara kendi içlerinden bir peygamber gelmişti de onu yalanladılar. Onlar zulümlerine devam ederlerken kendilerini azap yakalayıverdi.
Şaban Piriş : Onlara içlerinden bir peygamber gelmişti. Ama onu yalanladılar. İşte o zaman, zalimlikleri içinde iken onları bir azap yakaladı.
Suat Yıldırım : Onlara, içlerinden bir peygamber geldi, onlar onu yalancı saydılar. Derken onlar zulümlerine devam ederken, çok geçmeden azap kendilerini kıskıvrak yakaladı.
Süleyman Ateş : Andolsun, onlara, kendilerinden bir elçi geldi, onu yalanladılar. Bunun üzerine onlar zulümlerine devam ederken azâb onları yakalayıverdi.
Tefhim-ul Kuran : Andolsun, onlara kendi içlerinden bir peygamber gelmişti, fakat onu yalanladılar; böylece onlar, zulümlerine devam etmektelerken azab onları yakalayıverdi.
Ümit Şimşek : Halbuki onlara bir peygamber de gelmişti. Fakat onlar peygamberi yalanladılar; azap da onları zulümleri üzerinde yakaladı.
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun ki, onlara içlerinden bir resul geldi de onu yalanladılar. Bunun üzerine, onlar zulümlerine devam edip dururken azap kendilerini yakaladı.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]