V – 2-ci şəxs kişi tək qeyri-kamil feli, jussiv əhval-ruhiyyə فعل مضارع مجزوم
على
|
AL
ǎlā
[for]
Ayn,Lam,, 70,30,,
P – ön söz حرف جر
هداهم
ه د ي | HD̃Y
HD̃ÆHM
hudāhum
onları yola salmaq üçün
their guidance,
He,Dal,Elif,He,Mim, 5,4,1,5,40,
N – cins kişi adı PRON – 3-cü şəxs kişi cəminin sahib əvəzliyi اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فإن
|
FÎN
feinne
Şübhəsiz
then indeed,
Fe,,Nun, 80,,50,
REM – prefiksli bərpa hissəcik ACC – ittihamedici hissəcik الفاء استئنافية حرف نصب
الله
|
ÆLLH
llahe
Allah
Allah
Elif,Lam,Lam,He, 1,30,30,5,
"PN – ittiham xüsusi isim → Allah" لفظ الجلالة منصوب
لا
|
LÆ
lā
(will) not
Lam,Elif, 30,1,
NEG – mənfi hissəcik حرف نفي
يهدي
ه د ي | HD̃Y
YHD̃Y
yehdī
düzəlməz
guide
Ye,He,Dal,Ye, 10,5,4,10,
V – 3-cü şəxs kişi tək qeyri-kamil feli فعل مضارع
من
|
MN
men
heç kim
whom
Mim,Nun, 40,50,
REL – nisbi əvəzlik اسم موصول
يضل
ض ل ل | ŽLL
YŽL
yuDillu
təəccüblü
He lets go astray,
Ye,Dad,Lam, 10,800,30,
V – 3-cü şəxs kişi təki (IV forma) qeyri-kamil feli فعل مضارع
وما
|
WMÆ
ve mā
və bu baş vermir
and not (are)
Vav,Mim,Elif, 6,40,1,
CONJ – prefiksli birləşmə wa (və) NEG – mənfi hissəcik الواو عاطفة حرف نفي
لهم
|
LHM
lehum
onlar
for them
Lam,He,Mim, 30,5,40,
P – prefiksli ön söz lām PRON – 3-cü şəxs kişi cəm şəxs əvəzliyi جار ومجرور
من
|
MN
min
yox
any
Mim,Nun, 40,50,
P – ön söz حرف جر
ناصرين
ن ص ر | NṦR
NÆṦRYN
nāSirīne
köməkçiləri
helpers.
Nun,Elif,Sad,Re,Ye,Nun, 50,1,90,200,10,50,
N – cinsi kişi cəm fəal iştirakçı اسم مجرور
Konu Başlığı: [16:35-47] İnandıkları Şirk Dinini Tanrı'ya Malederler
Abdulbaki Gölpınarlı : Onları doğru yola sevketmek için üstlerine düştükçe düşsen de şüphe yok ki Allah, sapıklığı kabul edeni doğru yola getirmez ve onlara bir tek yardımcı da yoktur.
Adem Uğur : (Resûlüm!) Sen, onların hidayete ermelerine çok düşkünlük göstersen de bil ki Allah, saptırdığı kimseyi (dilemezse) hidayete erdirmez. Onların yardımcıları da yoktur.
Ahmed Hulusi : Onların hakikate ermeleri için hırs yapsan da; Allâh, saptırdığı kimseyi hakikate erdirmez! Onların hiçbir yardımcıları yoktur.
Ahmet Tekin : Sen, kâfirlerin hidayete ermelerini, hak yolda olmalarını ne kadar istesen de, hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti tercihlerine özgürlük tanıdığı akıllı ve sorumlu varlıkları Allah, doğru yola sevketme lütfunda bulunmaz. Onların yardım edenleri de yoktur.
Ahmet Varol : Sen onların hidayete ermelerini çok arzulasan da Allah saptırdığını hidayete eriştirmez. Onların yardımcıları da olmaz.
Ali Bulaç : Sen, onların hidayet bulmalarını ne kadar tutkuyla istesen de, Allah, şüphesiz saptırdığına hidayet vermez, onlar için yardım edecek yoktur.
Ali Fikri Yavuz : (Ey Rasûlüm) sen, o kâfirlerin hidayet bulmalarına çok istekli isen (de çare yok), her halde Allah dalâlette bırakacağı kimselere hidayet vermez. Onların hiç bir yardımcısı da yoktur.
Azerice : Onların doğru yola getmələrini nə qədər istəsən də; Allah azğınlıq edənləri doğru yola yönəltməz. Onların heç bir köməkçisi də olmaz.
Bekir Sadak : Onlarin dogru yolda olmalarina ne kadar ozensen, yine de Allah, saptirdigini dogru yola iletmez. Onlarin yardimcilari da olmaz.
Celal Yıldırım : Sen onların doğru yola erişmelerini ne kadar çok arzu etsen, yine de Allah saptıracağını doğru yola iletmez ve onlara yardımcılar da yoktur.
Diyanet İşleri : Sen onların doğru yola erişmelerine aşırı istek göstersen de şüphesiz Allah saptırdığı kimseyi doğru yola iletmez. Onların yardımcıları da yoktur.
Diyanet İşleri (eski) : Onların doğru yolda olmalarına ne kadar özensen, yine de Allah, saptırdığını doğru yola iletmez. Onların yardımcıları da olmaz.
Diyanet Vakfi : (Resûlüm!) Sen, onların hidayete ermelerine çok düşkünlük göstersen de bil ki Allah, saptırdığı kimseyi (dilemezse) hidayete erdirmez. Onların yardımcıları da yoktur.
Edip Yüksel : Doğruyu bulmaları için ne kadar uğraşsan da, ALLAH saptırdığını doğruya ulaştırmaz. Onların bir yardımcısı da olmaz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (Ey Muhammed!) Sen o kâfirlerin hidayete ermelerini ne kadar istesen de Allah, saptırdığı kimseyi hidayete erdirmez. Onların hiçbir yardımcısı da yoktur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Sen onların doğru yolu bulmalarını aşırı derecede istesen de kesinlikle Allah, sapıklıkta bırakacağı kimseleri doğru yola eriştirmez; Onların yardımcıları da yoktur.
Elmalılı Hamdi Yazır : Sen onların hidayet bulmalarına harîs isen her halde Allah dalâlette bırakacağı kimselere hidayet vermez, onların yardımcıları da yoktur
Fizilal-il Kuran : Ey Muhammed, sen onların doğru yola gelmelerini ne kadar ısrarla istesen de Allah, saptırdığı kimseleri kesinlikle doğru yola iletmez. Onlar hiçbir yardımcı bulamazlar.
Gültekin Onan : Sen, onların hidayet bulmalarını ne kadar tutkuyla istesen de, Tanrı, şüphesiz saptırdığına hidayet vermez, onlar için yardım edecek yoktur.
Hakkı Yılmaz : Sen, onların doğru yolda olmaları için hırs göstersen de, artık Allah, saptırdığı kimseyi doğru yola kılavuzlamaz. Onlar için yardımcılardan da kimse yoktur.
Hasan Basri Çantay : (Habîbim) sen onların hidâyet bulmalarına (ne kadar) hırs göstersen şübhe yok ki Allah dalâletde bırakacağı kimselere (bu) hidâyet (i) nasıyb etmez. Onların (azâblarını önleyecek) bir yardımcıları da yokdur.
Hayrat Neşriyat : (Habîbim, yâ Muhammed!) Onların hidâyete ermelerine ne kadar hırs göstersen de, şübhesiz ki Allah, (hak ettiklerinden dolayı) dalâlete attığı kimseleri hidâyete erdirmez; onlar için hiçbir yardımcı da yoktur!
İbni Kesir : Onların hidayeti bulmalarına ne kadar hırs göstersen; muhakkak ki Allah dalalete sapanı hidayete erdirmez. Ve onların yardımcıları da yoktur.
İskender Evrenosoğlu : Sen, onların hidayete ermesini çok istemene rağmen muhakkak ki Allah, dalâlette bıraktığı kimseyi (onlar Allah'a ulaşmayı dilemedikçe) hidayete erdirmez. Ve onlar için bir yardımcı da yoktur.
Muhammed Esed : İmdi, sen (o hakkı inkarda ısrarlı olanların) doğru yola erişmelerini tutkuyla istesen de, (bil ki,) Allah, sapıklık içinde kalmalarına hükmettiği kimseleri doğru yola eriştirmez; ve böyleleri (Kıyamet Günü'nde) kendilerine yardımcı da bulamayacaklardır.
Nahl : Onların doğru yola getmələrini nə qədər istəsən də; Allah azğınlıq edənləri doğru yola yönəltməz. Onların heç bir köməkçisi də olmaz.
Ömer Nasuhi Bilmen : Sen onların hidâyet bulmalarına haris olsan da (faidesizdir). Çünkü Allah Teâlâ dalâlete düşürdüğüne hidâyet etmez ve onlar için yardımcılardan bir kimse de yoktur.
Ömer Öngüt : Sen onların hidayete ermelerini ne kadar istesen de şüphesiz ki Allah, saptırdığı kimseleri hidayete erdirmez ve onların yardımcıları da yoktur.
Şaban Piriş : Sen, onların doğru yola girmelerini çok arzu etsen de Allah saptırıcılara yol göstermez. Onların hiç bir yardımcısı da yoktur.
Suat Yıldırım : Sen onların hidâyete gelmelerine ne kadar düşkün olsan da, şunu bil ki: Allah dalâlette bıraktığı kimselere hidâyet vermez. Onlara yardım eden de bulunmaz.
Süleyman Ateş : (Ey Muhammed) Sen onların yola gelmelerini ne kadar istesen de Allâh şaşırttığını yola getirmez ve onların yardımcıları da olmaz!
Tefhim-ul Kuran : Sen, onların hidayet bulmalarını ne kadar tutkuyla istesen de, Allah, şüphesiz saptırdığına hidayet vermez, onlar için yardım edecek yoktur.
Ümit Şimşek : Sen onların hidayetlerine düşkün olsan da, Allah saptırdığına hidayet vermez; onların bir yardımcısı da olmaz.
Yaşar Nuri Öztürk : Sen onların iyiye ve doğruya ulaşmalarını tutkuyla istesen de Allah, saptırdığına yol göstermez. Hiçbir yardımcıları da olmaz onların.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]