CONJ – prefiksli birləşmə wa (və) EMPH – vurğulayıcı prefiks lām CERT – əminlik zərrəsi الواو عاطفة اللام لام التوكيد حرف تحقيق
وصلنا
و ص ل | WṦL
WṦLNÆ
veSSalnā
bir-birimizə qoşulduq
We have conveyed
Vav,Sad,Lam,Nun,Elif, 6,90,30,50,1,
V – 1-ci şəxs cəm (forma II) mükəmməl fel PRON – mövzu əvəzliyi فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
لهم
|
LHM
lehumu
onlar üçün
to them
Lam,He,Mim, 30,5,40,
P – prefiksli ön söz lām PRON – 3-cü şəxs kişi cəm şəxs əvəzliyi جار ومجرور
القول
ق و ل | GWL
ÆLGWL
l-ḳavle
söz
the Word
Elif,Lam,Gaf,Vav,Lam, 1,30,100,6,30,
N – ittihamedici kişi şifahi isim اسم منصوب
لعلهم
|
LALHM
leǎllehum
ola bilər
so that they may
Lam,Ayn,Lam,He,Mim, 30,70,30,5,40,
ACC – ittiham hissəciyi PRON – 3-cü şəxs kişi cəm obyekt əvəzliyi حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «لعل»
يتذكرون
ذ ك ر | Z̃KR
YTZ̃KRWN
yeteƶekkerūne
düşünür və məsləhət görürlər
remember.
Ye,Te,Zel,Kef,Re,Vav,Nun, 10,400,700,20,200,6,50,
V – 3-cü şəxs kişi cəm (forma V) qüsursuz fel PRON – mövzu əvəzliyi فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
Konu Başlığı: [28:51-53] Gerçeği onaylayanlar Gerçeği Kabul Ederler
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve andolsun öğüt alsınlar diye sözü, birbiri ardınca âyet âyet ulayıp indirmedeyiz.
Adem Uğur : Andolsun ki biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardınca yetiştirmişizdir (aralıksız vahiylerimizi göndermişizdir).
Ahmed Hulusi : Andolsun ki onlara sözümüzü ardı ardına ulaştırdık. . . Umulur ki hatırlayıp düşünürler!
Ahmet Tekin : Andolsun ki, biz ilâhi kitapları, ilâhi kelâmı, birbiri ardınca, birbirleriyle irtibatlı olarak onların lehlerine göndermeye devam ettik, şer’î ahkâmın, ahlâkî ilkelerin, geçmiş örneklerin, örfün vaatlerin ve tehditlerin, müjdelerin ve uyarıların, Kur’ân âyetlerinin birbirleriyle irtibatlandırılarak, bir bütünlük içinde anlaşılmasını ve uygulanmasını emrettik. Ola ki bunun hikmetini düşünüp öğüt alırlar.
Ahmet Varol : Andolsun biz, olur ki düşünürler diye onlar için sözü (Kur'an'ı) birbiri ardınca indirdik.
Ali Bulaç : Andolsun, biz öğüt alıp düşünsünler diye, sözü birbiri ardınca dizip indirdik.
Ali Fikri Yavuz : Gerçekten o kâfirlere, Kur’an ayetlerini, birbiri ardınca inzal ve beyan ettik ki, ibret alıp iman etsinler.
Azerice : And içirəm! Biz onlara bir-birinin ardınca kəlam göndərdik ki, öyüd-nəsihət qəbul etsinlər.
Bekir Sadak : And olsun ki, Biz vahyi onlara ard arda yetistirdik; belki dusunurler.
Celal Yıldırım : Biz, düşünürler de öğüt alırlar diye sözü birbiri ardınca getirdik,
Diyanet İşleri : Andolsun, düşünüp öğüt alsınlar diye o sözü (Kur’an âyetlerini) onlara peş peşe ulaştırdık.
Diyanet İşleri (eski) : And olsun ki, Biz vahyi onlara ard arda yetiştirdik; belki düşünürler.
Diyanet Vakfi : Andolsun ki biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardınca yetiştirmişizdir (aralıksız vahiylerimizi göndermişizdir).
Edip Yüksel : Öğüt alırlar diye kendilerine mesajı iletip durduk.
Elmalılı Hamdi Yazır : Celâlim hakkı için onlar hakkında sözü uladık da uladık ki iyi düşünsünler
Fizilal-il Kuran : Andolsun biz, düşünüp öğüt alsınlar diye vahyi birbirine bitiştirdik.
Gültekin Onan : Andolsun, biz öğüt alıp düşünsünler diye, sözü birbiri ardınca dizip indirdik.
Hakkı Yılmaz : Ve andolsun Biz, Söz'ü [vahyi/Kur’ân'ı] öğüt alırlar diye birbiri ardınca yolladık.
Hasan Basri Çantay : Andolsun ki biz onlar için, nasıyhat kabul etsinler diye, sözü birbiri ardınca inzal edib durmuşuzdur.
Hayrat Neşriyat : Celâlim hakkı için, ibret alırlar diye sözü (vahyi) onlar için ardı ardına yetiştirdik.
İbni Kesir : Andolsun ki; Biz, onlar için sözü birbirine bitiştirdik. Belki düşünürler diye.
İskender Evrenosoğlu : Ve andolsun ki, tezekkür etsinler diye sözü (âyetlerimizi) ardarda onlara ulaştırdık.
Kasas : And içirəm! Biz onlara bir-birinin ardınca kəlam göndərdik ki, öyüd-nəsihət qəbul etsinlər.
Muhammed Esed : Gerçek şu ki, Biz vahyi onlara adım adım ulaştırdık ki böylece belki (üzerinde düşünür), akıllarında tutarlar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Kasem olsun ki, onlar için belki düşünürler diye sözü birbiri ardınca irâd ettik.
Ömer Öngüt : Gerçekten biz onlar için sözü birbiri ardınca ulaştırdık ki belki düşünürler.
Şaban Piriş : Andolsun ki, belki düşünürler diye, onlar için sözü ard arda bildirdik.
Suat Yıldırım : Düşünüp ibret almaları için Biz, sözümüzü birbiri ardından getirdik.
Süleyman Ateş : Andolsun biz, düşünüp öğüt alsınlar diye onlar için sözü(müzü) birbirine bitiştirdik (ardı ardına gerçeği kanıtlayan âyetler gönderdik).
Tefhim-ul Kuran : Andolsun, biz öğüt alıp düşünsünler diye, sözü birbiri ardınca dizip indirdik.
Ümit Şimşek : Güzelce düşünüp öğüt alsınlar diye, Biz sözümüzü onlara peş peşe ulaştırdık.
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun, biz onlar için sözü ardarda getirdik ki, düşünüp öğüt alabilsinler.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]